Edebiyat

Aşkı Abdürrrahim Karakoç’tan Anlamak Lazım

Aşk en iyi şekilde Abdürrahim Karakoç’tan öğrenilir diye kendi kendime gün içerisinde söylendim. Defalarca. Bu büyük üstadın Mihriban öyküsünü okuduktan sonra gerçek aşkı anlamakta bir adım daha ilerlediğimi hissettim. Sizlere de Karakoç’un aşktan kastını Mihriban öyküsü üzerinden anlatmak istiyorum.

Abdürrahim Karakoç, aşkını tasavvur etmek için Mihriban’ına şiir yazar ve alır eline kalemini. Kelimeler dize gelir, aşk ancak bu kadar saf ve temiz anlatılabilirdi. Sarı saçlarına deli gönlümü diye başlayan dizeler alır sizi götütür uzaklara. Mihriban, düşlenenler, itiraf edilemeişlikler, kırıklıklar olur. Mihriban, Abdürrahim Karakoç’un aşkının itirafıdır.

Abdürrahim Karakoç, aşkından vazgeçişini anlatmak için yine eline kaleme alır. Ve Unutursun Mihriban’ı yazar ve kelimeler bir kez daha dile gelir. Unutmak kolay mı deme, unutursun Mihribanım. Oğlun kızın olsun hele, unutursun Mihriban diye başlayan dizeler tıpkı Mihriban türküsü gibi alır sizi uzaklara götürür. Unutursun Mihriban, Abdürrahim Karakoç’un aşkından vazgeçişidir.

Daha sonra Abdürrahim Karakoç’a sorarlar. ‘Üstat kimdir bu Mihriban?’ diye. Üstat cevaplar: Ne saçları sarıydı. Ne adı Mihriban’dı der. Aşk buydu işte. Tasavvur etmenin, aşkını başka yerlerde hissetmenin, aşkını gizlemenin en güzel örneğiydi Mihriban.

Kaçımız Abdürrahim Karakoç gibi sevebiliyor? Onun gibi aşkımızı tasavvur edebiliyoruz? Aşkımızın ismini söylemekten hiç geri durmuyor, her yerde haykırmak istiyoruz. Oysa aşk gizlemek değil miydi? Bir sır gibi saklamak, aşkını içinde yaşamaktı aşk. Aşkı Karakoç gibi yaşamak dileğiyle hoşça kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.