Edebiyat

Bir Şair, Bir Anı: Ceviz Ağacı

Cem Karaca’nın yorumuyla daha ayrı bir anlama bürünen ‘Ceviz Ağacı’ sözlerin yazarı olan Nazım Hikmet’in komik sayılabilecek hikayesini anlatır bizlere.
Nazım Hikmet kız arkadaşıyla Gülhane Parkı’nda buluşacaktır. Önceden parka gitmiş, beklemeye başlamış ama aranmakta olan polisleri görünce çevresindeki bol yapraklı genişçe bir ağaca tırmanır. Bir müddet bekler polislerin gitmesini ama polisler bir türlü gitmek bilmez. O sırada önceden orada buluştukları için midir bilinmez ama Nazım’ın kız arkadaşı tam da ceviz ağacının altındaki bir yerde onu beklemeye başlar.
Nazım polislerin dikkatini çekmemek için bağıramaz. Ağaçta bulduğu ne varsa kabuk, dal, çöp atmaya başlar kız arkadaşına. Bir türlü dikkatini çekmeyi başaramaz. Polisler de hala gitmemiştir.

 

Şair adam nasıl olsa. Gömleğinin cebinden kalem ve kağıdını çıkarır ve yazmaya başlar o meşhur mısraları;
” Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın,
Ne de polis farkında ”
Kız arkadaşı artık daha fazla bekleyemeyip gitmiş ama Nazım hala ağaçta, en sonunda polisler de gidince Nazım aşağı inmiş. Gömleğinin cebinde artık yıllar yılı unutulmatacak hatırası kalmıştır.

 

Şiirin tamamı;
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.