Bir Şehre Veda
Artık yıkılabilirsin İstanbul ,
Hazırım bak , görebilirim enkazını.
Bugün saat 19.00 civarıydı
Uğurladım Onu senden.
Güya sevmezdik ikimizde vedaları ,
Bak simdi bir yolağzında ayrıldı yollarımız.
Ne ardından gitmeye takatim kaldı , ne de gözyaşlarımı saklayacak kadar gücüm var.
Sanırım ben sıfırı tükettim bugün.
Evet artık yıkılabilirsin İstanbul.
Zaten bugün binlerce köprüyü yıktım içimde .
Boğazım düğüm düğüm.
Sende yıkılabilirsin bugün.
Yazmak çoğu zaman rahatlatırdı beni , istisnası da oluyormuş demek ki.
Şimdi içimde bin cümle kurup buraya ancak birtanesini yazabiliyorum o da kırık dökük.
Tıpkı ben gibi.
Sen benim geri dönmüş çocukluğum gibiydin .
Zaten ben oyuncaklarımı da kaybederdim küçükken
Şimdi seninle çocukluğumu da kaybettim.
Gözlerimin buğusundan olsa gerek , ne yazdığımı dahi seçemiyorum.
Sen değil , beraber dinlediğimiz şarkılar eşlik ediyor şimdi bana .
Hayatımda ilk kez , birini uğurladım bu kentten .
Ve ilk kez bir şehir yıkıldı üstüme.
Taşı toprağı altın olan şehrin beton yığınları arasında kaldı düşlerim.
Saat henüz 23.00 , günlerden çarşamba .
Ne yani biz ayrıldık mı şimdi ?
Kabullenmekte yaşamak kadar zormuş,
Aramız da kalsın ama sana gurbet olmakta epey zormuş.
Içimde içiminde içinde bir veda bu .
Hani her hikâye de fırtınanın vurduğu , limanda kalan bir kişi vardır ya işte bu hikayenin limanda kalanı ben oldum.
Şimdi koca şehrin dağları , denizleri fırtına oldu üzerime.
Sana veda etmek , kendime veda etmek kadar ağır.
Çocukluğumu , gençliğimi yitirmek kadar acıymış , bilmiyordum.
Ve ben yitirdim bana dair ,
Bize dair ne varsa.
Şimdi sen git , git ama unutma bu şehir ve bu şehirde bıraktığın o küçük kız arkandan gelecek .
Haydi , haydi şimdi git.
tebrik ederim, duygulu yazmışsın güzel olmuş 🙂