Düşünce

Dantelden Yazıyorum Bugün

Dantelden yazıyorum bugün.. Belki yüzlerce insanı, muhabbeti, hüznü, sevinci, dostluğu barındıran o balkondan yazıyorum.. Arkadan hafif bir şarkı geliyor kulağıma. Yine anlam veremediğim bir hüzün var içimde, ne zaman şuraya otursam o hüzünde benimle oturuyor. Seviyorum burayı, bana verdiği o hüznü de. Etrafımdaki eşyalarda yaşanmışlıklar görüyorum. Uzun uzun düşünüyorum her seferinde, kimindi acaba bunlar? Kimlerin evine konuk oldu? Nelere şahit oldu? Hangi sevinçlere, hangi hüzünlere… Dantel böyle işte her yerde bir iz var, buraya gelince kopamıyorsun eskiden. Aşığım bende eskiye, her şeyine, her bir zerresine…


Bugün dantelden yazıyorum çünkü, sizinde bu tadı almanızı istiyorum. Yolunuz düşerse gelip görmenizi, mazide kaybolmanızı istiyorum..

Danteli bir cümle ile anlatacak olsam şöyle derim. Hem kafe hemde eskici. Evet, hem oturup yemek yiyebileceğiniz hemde gözünüzün değdiği bir şeyi satın alabileceğiniz bir mekan. Arkadaşlarımla geldiğim ve genelde tercih ettiğimiz bir yer. Eminim gelen herkes ‘’ Ah Şükran Teyze burayı iyi ki açmış! ’’ diyordur. Öyle vallahi, o eski kitapların muazzam kokusu, muhabbetin yanında içilen çay, çayın yanına gelen kurabiyeler,börekler… Hele kış ise sobanın yanında edilen pazar kahvaltıları, bir taraftan kızaran kestaneler, sobanın gözünde pişen patatesin kokusu, gözümü alamadığım her dokusunda bir yaşanmışlık olan binlerce eşya ve çantalar.. En önemlisi de Şükran Teyzenin sohbeti! Peki Şükran Teyze kim? Bu naif yerin sahibi.. Ben fırsat buldukça sohbet etmeye çalışıyorum. İstedim ki bu sefer yazıya taşıyayım. Ona sormak istediğim soruları soracağım oda cevaplamaya çalışacak. Küçük bir sohbet edeceğiz.

Buyurun efendim..Keyifle okumalar.

Hikayenin nasıl başladığını soruyorum Şükran Teyzeye hemen anlatmaya başlıyor;
‘’ Teneke kutu merakı beni bu yola düşürdü. Hikayem teneke kutuyla başladı yani. Küçük büyük eski teneke kutular biriktirmeye başladım, sonra onlardan ziyade her ne olursa almaya başladım. İlgim arttı. Evde 10 yıldır biriktirdiğim eski eşyalar çoğaldı. Kaleyi de sevdiğim için, Ankara da gelinecek tek yer Ankara Kalesi. Burada açalım dedik, böyle bir yer açtık. 1 yıl yukarıdaydım aşağı yukarı 2 buçuk yıl falan oldu açalı. Zaten biliyorsun içinde katkı maddesi olmadan kendimiz yapıyoruz börekleri, kurabiyeleri vs.. Ruhumla bütünleşiyor Kale, şükür keyifle çalışıyoruz. ‘’

İsme nasıl karar verdin Şükran Teyze, neden Dantel?
‘’ Ben hayatımda hiç dantel örmedim. Bir iki bavul dantel biriktirmiştim. Kafeyi de dantellerle dizayn edeceğimi düşündüm. Adı dantel olsun dedim. Kızlarımda farklı bir şey olsun dediler ama onlardan da bir şey çıkmayınca Dantel oldu.’’

Şu gördüğünüz vosvos Şükran Teyzeye ait. Ne zaman aldığını soruyorum;
‘’ 5 ay oldu. Daha önce 2 kere vosvos kullandığım için vazgeçemedim tekrar aldım. Ve eski ruhu olan araba vosvos..’’ dedikten sonra böyle bir yere ve sana vosvos yakışır diyorum, gülüyor ve ‘’Eyvallah! ’’ diyor.

Şükran Teyzeye sormak istediğim soruların başında şu vardı;
Ülkemizde kadın girişimcilerin çok fazla olmadığını bu konuya çok güzel bir örnek olduğunu söylüyorum ve ardından bu mekanı açmaya nasıl karar verdiğini soruyorum. Şöyle cevap veriyor;
‘’Sonuçta bir şeyler yapmak gerekiyor. Sadece ekonomik değil psikolojik olarak da bir şeyler üretmeye ihtiyacımız var. Artık kadınlar eskisi gibi değil. Çocuklarımı evlendirdikten sonra evde oturmak biraz yapıma ters. Sadece ekonomik olarak bu işi düşünsem keyif alamazdım. Sevdiğim ve istediğim bir şeyi yapmak çok farklı. Ben bütün kadınlara tavsiye ediyorum. Buradan da duyuruyorum. Ellerinden gelen ve becerdikleri bir şey varsa durmasınlar. Buraya gelenlere de tavsiye ediyordum hatta bir bayan Ayrancıda açtı bir yer. Cesaret edemiyordu, aç dedim ne kaybedersin. Bir arkadaş daha var oda evden içli köfte yapıp satıyor şimdilik. Öyle yani el becerisine göre kadınlar bir ucundan başlamalı, illa eğitimli olunmasına gerek yok. Herkes doktor avukat olacak değil. Aslında bende okudum ama kendi alanımda 3 yıl falan çalıştım. Sonra böyle devam etti. ‘’

..
İsterdim ki daha da çok sohbet edip buraya aktarayım. Fakat sohbetimiz burada son buluyor. Dantelin güzelliğinide, Şükran Teyzenin çabasına da cesaretine de  hayranım. İnşallah birgün yolunuz buraya düşer diyerek bu yazının sonuna şunları eklemek istiyorum;
Dantele ilk gittiğimde çalan bir şarkı kulağımdan hiç gitmedi. İlk defa duyduğum için mi, yoksa içime işlediği için mi bilinmez. Onu sizlere armağan ediyorum. Bir gün dantelde de dinlemeniz dileği ile..

Zohreh Jooya – Ayışığında

Huri Ünver

Eskiye aşık altmışlara, yetmişlere, seksenlere.. Sadakatine, sevgisine.. kıyafetlerine yahut sahaftaki tozlanmış kitaplarına...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.