Siyaset

Despotizm Nedir? Despotluk Ne Demek? Tarihi, Tanımı ve Özellikleri ile Despotluk

Despotizm ya da despotluk. Bir devlet içerisindeki halkın iktidar tarafından zora ve yaptırımlara dayanan bir yönetim şekliyle yönetilmesi anlamına gelir. Despotizm, halkı iktidar karşısında pasif bir rol oynamasını sağladığı gibi iktidarın halkı sindirmesinin de önünü açar.

Despot Nedir? Kime Denir?

Despot ise tüm bu zor ve yaptırımları uygulayan ya da uygulanmasına göz yuman bir kişi ya da devlettir. Despot ayrıca diktatör ve zorba anlamlarına gelmektedir. Despot kişi ya da despot devlet, belirli amaçlar doğrultusunda halkı sindiren ya da halkta korku imparatorluğu yaratandır.

Despot Kelimesinin Kökeni Nedir?

Despotizm, Fransızca “despotisme” kelimesinden türemiş ve dilimize geçmiştir. Fransızca kökeni diktatör, zorba anlamlarına gelmektedir.

Despotluğun Özellikleri Nelerdir?

Despotluk, bir ülke içerisindeki iktidar partisinin gücünü demokratik açılardan değil sansür, engelleme ve sindirme gibi demokratik ve modern olmayan yöntemlerden almaları biçiminde değerlendirilebilir. Despotluk, iktidarın kendisine muhalif olan her türlü girişimi engellemesinin yanı sıra, kendisi hakkında yanlışların değil doğruların söylenmesini isteyen bir medya yaratır. Bu medya kendi ekseninde dönen bir medyadır. İktidarın şakşakçığını yapmak, söz konusu medyanın temel işlevidir.

İktidar bir süre sonra, kendi politik hamlelerini ve siyasi tavrını halka empoze etmek için medyaya, geniş kitlelere ulaşacak bir araca ihtiyaç duyar.

Despotluk, beraberinde diktatörlük, zorbalık ve sansür gibi terimleri getirir. Bu demokratik kültürün gelişmediği, modern olmayan ve gelişmemiş ülkelerde yaygın olan bir yönetim şeklidir. Dünyadaki gelişmemiş ve dünya kültürüne herhangi bir katkıda bulunmamış ülkelere baktığımızda diktatörlükle ve despotlukla yönetildiğini görürüz.

Despotizm ve Sıkı Yönetim

Despot bir yönetimde olmazsa olmaz özelliklerden biri de ülke genelinde uygulanan sıkı yönetimdir. Sıkı yönetim, ülkede normal olan şeylerin hükümet tarafından “tehlikeli” addedilmesiyle, çeşitli kuruluş ve işleyişlerde denetimin sıklaştırılması anlamına gelir.

Sıkı yönetim anlayışı, devletin kendi politikasını meşru bir zemin hazırlayan kurmasında önemli bir vazife üstlenmektedir. Medya ve muhalifler, sıkı yönetim neticesinde susturulur ve halkın gerçekleri görmesi engellenir.

Despotluk ve Ordu

Despotluk beraberinde hükümet destekli bir orduyu getirir. Diktatörün despot yönetimini desteklemesi ve yönetime arka çıkması bakımından ordu önemli bir vazife görmektedir. Geçmişte, bunun örnekleri oldukça fazla.

Devletler ya da hükümetler, despotluğa dayanan bir politika izlediklerinde ordu, bu görevlerinde hükümet ve devlete en çok yardımcı olan kuruluştur. Zira ordu, halkı sindirme gücünde olduğu gibi caydırıcı bir üstünlüğü de vardır. Orduyu ele geçiren iktidar, kendi despot yönetimini meşru kılabilir. Hükümetler veya iktidar partileri, bu sebepten dolayı orduyu kendi arka bahçesi yapmaya çalışırlar.

Zira ordu, her an yönetime el koyabilir. Bu yönetim ve rejim için ciddi bir tehlike demektir.

Despotluk ve Darbe

Despotlukla yönetilen ülkelere baktığımızda, yönetime geçme, genellikle darbe ile gerçekleşmiştir. Örneğin İran dönemi Musaddık, Şah Rıza Pehlevi ve Humeyni’nin iktidara gelmesi, darbe ile olmuştur. Yine aynı şekilde Mısır’da da yönetim askeri kökenli olduğundan darbe, yönetime geçecek kişileri belirlemiştir. Öte yandan demokratik olarak gelişmemiş ülkelerde despotluğun bir devamı olarak iktidara geçecek olan grup, bunu darbe yaparak gerçekleştirir.

Medyaya Sansür

Medyanın sansürlenmesi, despot bir yönetimin olmazsa olmaz ilkelerinden biri olmuştur. İster geçmişte ister şimdiki zamanda medya, despot yönetimlerce sansürlenmiş ve halkın her konudan bilgiye erişimi engellenmiştir.

İlk sansür uygulaması, Roma’da şehir duvarlarına asılan “Acta Diurna”ların devlet yönetimince kimi zaman yasaklanması ile modern anlamda bir örnek teşkil etmiştir.

Türkiye’de Despotluk

Dünyada despotluğun tarihine baktığımızda imparatorlukların kurulması ile hemen hemen aynı dönemlere denk gelmektedir. Despotluk, imparatorlukların ve diktatörlerin tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte meydana gelmiş bir siyasi eğilimdir.

Türkiye’de despotluk, gerek sağ gerekse sol partilerin çeşitli dönemlerinde uyguladığı bir yönetim biçimidir. Türkiye’de kendisi hakkında konuşulmasını istemeyen hükümetler çareyi halkı sindirmekte bulmuşlardır.

Türkiye’deki hükümetlere ve özellikle darbe sonrası hükümetlere baktığımız zaman bu gerçeği daha net görebiliyoruz.

İstibdat Dönemi

II. Abdülhamit dönemi ile özdeşleşen bir siyasi dönem olan İstibdat Dönemi, gerek içerdiği bütünler, gerekse sonuçları çerçevesinde Türk siyasi tarihinde önemli bir gelişmedir. İstibdat Dönemi, II. Abdülhamit’in kendisine muhalif olan medya, kişi ve grupları sindirmesi ve bir edebiyat akımına yön vermesi bakımından oldukça önemlidir. I. Tanzimat Dönemi yazarları daha çok vatan, millet ve devlet gibi konularda eserler verirken II. Abdülhamit’in tahta geçmesi ile Tanzimat Dönemi şair ve yazarları daha çok bireysel konulara yönelmiş ve böylece II. Tanzimat Dönemi ortaya çıkmıştır.

İstibdat Dönemi, despotluk açısından son derece ayrı bir konumdadır. Örneğin Abdülhamit’in kendisine muhalif olanları “Şeref Sürgünleri” ile Malta, Kıbrıs ve diğer bölgelere göndermesi buna somut bir delildir.

Magosa Hatıraları isimli bir anı kitabı olan Namık Kemal, bu eserini Abdülhamit’in meşhur sürgünlerinden birinde yazmıştır.

Yakın Geçmişte Despotluk Örnekleri

Yakın geçmişimizde de despotluk örneklerinin oldukça fazla olduğunu görmekteyiz. Saddam Hüseyin dönemi Irak, Humeyni ve sonrası gelişen ve büyüyen İran, Franco dönemi İspanya, Mursi’ye kadar ve Mursi’den sonra Mısır,

Konuyla ilgili olarak okuyabileceğiniz diğer yazılarımız;

Havuz medyasının ne olduğunu, ne işe yaradığını, özelliklerinin neler olduğunu öğrenmek için: Havuz Medyası Nedir? yazısını,

Sansürün ne demek olduğunu, dünyada sansürün tarihini ve ilk örneklerinin ne olduğunu öğrenmek için: Sansür Nedir? Etik midir? yazısını,

İstibdat Dönemi’nde meydana gelişmeleri, İstibdata giden yolu, İstibdat Dönemi’nde Abdülhamit’in tutumlarının neler olduğunu öğrenmek için: İstibdat Dönemi Nedir? yazısını,

Medyanın ne olduğunu, neden dördüncü kuvvet olarak adlandırıldığını öğrenmek için: Medya Neden Dördüncü Kuvvet? yazısını okuyabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.