Görebilmek
Ne güzel yaratmışsın Rabbim yeşili, uzayıp giden ağaçları, boy boy büyüyen çimleri, bir şehri çevreleyen dağları.
Onun gözünün değdiği gökyüzünü, birlikte izlediğimiz maviyi. Denizi, deniz kokusunu, huzurun doruğu dalga seslerini.
Deniz kadar aşkları. Sonu yokmuşçasına yaşanılan sevdaları.
Kanat çırpan kuşları. Özgürlük kadar güzeli. Güzel olduğu kadar özgürlüğü.
Sonra pamuk şekeri, elimize yüzümüze bulaşan pembeyi. Pembenin verdiği neşeyi.
Tutkuyu uyandıran kırmızıyı, kırmızı kadar tutkuyu.
Beyazı es geçmeden bulutları, herkesin hayal gücüyle şekillendirdiği baloncukları.
Çocukları, çocuk gülüşlerini. O minik dişleriyle çığlık çığlığa atılan çocuk kahkahalarını. Bedava ilaç gibi.
Güzel yaratmışsın Rabbim karıncaları, sırtlarına yükledikleriyle yuvalarına ulaşma çabalarını.
Göğüs kafesinin arkasında yumruk kadar atan kalbi.
Yolunu hiç şaşırmadan damarlarda akan kanı.
Gül, karanfil, yasemin velhasıl kokuları. Koklayabilen burnu, soluyan nefesi.
Ne güzel yaratmışsın sen Rabbim bizi.
Diğerlerinden ayıran kaşımızı, gözümüzü, parmak izimizi.
Daha sayılabilecek o kadar şey varken nefes aldığımız şu kısacık süreçte seni anmamak ne derece samimi?
Şükretmemiz için o kadar çok sebep var ki ?? Ama ne yazık ki insanoğlunun doğasında var samimiyetsizlik ?
İşte bu yüzden bakmak değil görmek, görebilmek gerek. Her şey için şükretmek gerek, biz şükredenlerden olalım inşallah?