Dini

Harama Bakmak ve Harama Bakmanın Hükmü

Cenab-ı Hakk Kuran- Kerim’de şöyle buyurur:

“Mü’minlere söyle ki: Gözlerini sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunlar. Böylesi onlar için daha temizdir. Şüphe yok ki Allah yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır.”

Yüce Allah görülmemesi gereken şeyleri saklayıp örtmeyi söz konusu ettikten sonra; “mü’minlere söyle ki: gözlerini sakınsınlar” buyruğu ile görmekle ilgili mevzuyu söz konusu etmektedir.

Yüce Allah gözün neden sakınılacağını ve saklanması farz olan yerlerinin neden korunacağını söz konusu etmemektedir. Ancak bu, örfen bilinen bir husustur ve bundan kasıt ise helâl olandan değil, haram olandan sakınmaktır.

Görmek insanın (müslümanın) kalbine açılan en büyük kapıdır. Kalbe ulaşan duyu şekillerinin en mükemmel olanıdır. İşte bu sebepten dolayı zararları da oldukça çoktur. Ondan sakındırmak elzem görülmüştür. Tüm haram şeylerden ve fitneye düşme ihtimali olan ya da korkulan her mevzudan gözün sakınılması farzdır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yollarda oturmaktan sakınınız.” Ey Allah’ın Rasûlü! Bizim için orada oturmak kaçınılmaz bir şeydir. Biz oralarda sohbet ederiz, dediler. Şöyle buyurdu: “Madem oturmaktan başka şeyi kabul etmiyorsunuz, o takdirde yolun hakkını veriniz.” Yolun hakkı nedir, ey Allah’ın Rasûlü! dediler. Şöyle buyurdu: “Gözün haramdan sakınılması, rahatsızlık verici şeylerin önlenmesi, selâmın alınması, iyiliğin emredilip kötülüğün sakındırılması.” (Buhâri, Mezâlim 22; Müslim, Libâs 114)

Rasûlullah (s.a.v.) de, Ali (r.a.)’a şöyle demiştir:

“Bir bakışın arkasına diğerini salma. Birincisi senin hakkın olabilirse de, ikincisi senin hakkın değildir.” (Ebû Dâvud, Nikâh 43)

Cerir bin Abdullah’tan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Rasûlullah (s.a.v.)’e ani bakış hakkında sordum. Bana gözümü çevirmemi emretti. (Müslim, Adâb 45)

Kişi ilk bakışına hâkim olamayabilir, bu sebepten ilk bakış, hitabın sorumluluk alanına girmez. Çünkü ilk bakışın kasten olma gibi bir ihtimali yoktur. Dolayısıyla bu günah sayılabilecek bir nokta olmaz. O sebepten bu hususta da yükümlülük söz konusu olmaz.


(İmâm Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, c.12, s.350-351)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.