Düşünce

Her Zaman Adil Olabilir Miyiz?

Oldukça adil ya da taviz vermeyecek derecede eşitlikleri gözeten bir birey olabilir misiniz? Her ortamda ve her durumda bu değerleri sonuna dek gözetebilir misiniz? Bazılarımız şüphesiz evet diyeceklerdir fakat ben bu konuda o kadar Pollyannacı değilim. Öncelikle insan duygu ve düşünceleriyle insanlaştığı gibi kararları ve söylemleri ile de insanlaşır. İkilemler arasında kaldığında doğru ve haklı olan tarafı seçmek her zaman insanın savunduğu değerlerle birebir uyum içinde olmayabiliyor.

Öyle ki adil olmaktan, eşitlikten hak ve hukuktan ömrümüzün bir gününe kadar bahsettiniz bu ilkelerin gerekliliğini ve doğruluğunu savundunuz fakat öyle bir gün, öyle bir saat hatta öyle bir an geldi ki karar vermeniz gerekiyor fakat duygularınız, düşüncelerinizin önüne geçiyor, bir türlü savunduğunuz öğretilerin ışığında, sağlıklı karar veremiyor, duygularınızın esiri oluyorsunuz. Öbür tarafı, gerçekten doğru olan tarafı seçseniz sanki birşeyler eksilecek, ömür boyu tercihten duyulan bir pişmanlık, kahroluş yaşayacak gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
İşte bu duygu, bu an, bu karar verme süreci aslında insanın duygularının, düşünce ve fikir ve savunduğu öğretilerinden daha önde, daha önemli bir mevkide olduğunu gösterir. Duygular çoğu zaman günahkardır, masumluğunu koruyamazlar çoğu zaman. Aslında insan en çok da duygularıyla bir ömür sürmek ister, istediği gibi, dilediği gibi, kendince bir yaşam, bir dünya ister. Yalan, dolan, sahtekarlık bile duyguların vasıtasıyla meşru kılınır insanların gözünde, bazen öyle olur ki ne kadar yalanından şüphe etseniz de bir insana, diğerlerinden daha çok inanmak, ona güvenmek istersiniz. Böyle bir şeyi düşününce mantıklı geliyor mu? Hayır ve gayet akıl dışı, mantığa sığar bir yanı yok çünkü. Sorun da asıl konu da bu: İnsan düşüncelerine değil, duygularına mahkum bir hayatı ölümüne dek tercih edecektir.

Bu yüzden savunduğunuz ne kadar öğreti varsa, savunmayın demiyorum kesinlikle ama onları savunurken birilerini kırmayın, kendinizi yalnızlaştırmayın, yalnız kalmayın. Bir an, bir olay gelir ki başınıza ne varsa bildiğiniz, gördüğünüz artık hepsi boşunadır sadece siz ve duygularınız, vicdanınızla başbaşasınız. Hislerinizin size adım attıracağı bu an için bu kadar çok savunduğunuz ve uğruna yalnız kalmayı göze aldığınız, tavizine taviz vermediğiniz düşüncelerinizin sizce ne kadar büyük bir önemi olabilir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.