Kelimeler

Hezarfen Nedir? Ne Demek? Kime Denir?

Hezarfen nedir? Hezarfen ne demek? Hezarfen kelimesinin anlamı nedir? Daha önceki yazılarımızda gündelik hayatta sıkça kullanılan veya kullanımı eskiyen çeşitli kelime, söz öbeği, tabir, deyim ve atasözlerinden söz etmiştik. Bu yazımızda ise kısaca “hezarfen”kelimesinden, anlamından, cümle içi kullanımından ve kullanım alanlarından söz edeceğiz.

Hezarfen Nedir? Ne Demek? 

Hezarfen Farsça ve Arapça karşımı bir kelimedir. Pek çok farklı disiplinden geniş bir bilgi birikimine sahip olan insanlara verilen isimdir. Hezarfen kelimesi, eski bilim adamları için kullanılan bir tabirdi. Günümüzde ordinaryüs profesörler veya antik dönemin bilim insanları bu kategoriye girmektedir.

Farsçada ”bin” anlamına gelen ‘hezâr’ kelimesi ve Arapça’da ”fen, ilim” anlamına gelen ”fenn” kelimelerinin birleşimi sonucu elde edilen Hezarfen kelimesi, tarihte daha çok ünlü kişilerin başında sıfat olarak kullanılmıştır: Hezarfen Ahmet Çelebi gibi.

  • Hezarfen Ahmet Çelebi

Kendisi hakkında tek ve kayda değer tek bilgi Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde geçer. Sultan IV. Murat zamanında uçma tasarısını gerçekleştiren ve uçmayı başaran ilk Türk olan Ahmet Çelebi, halk arasında geniş ve engin bilgisi nedeniyle ”Hezarfen” olarak bilinirdi. Hezarfen, Seyahatnamede yer alan bilgilere göre ”Galata Kulesinden Doğancılar Meydanına kadar olan 3358 metreyi uçarak geçmiştir”.

Bu uçuş her ne kadar çok beğenilse de ”böyle bir adamın bekası caiz değil” denilerek Cezayir’e sürgüne gönderilmiş ve Hezarfen Ahmet Çelebi burada hayatını kaybetmiştir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde geçen söz konu bölüm şöyle:

“İptida, Okmeydan’ın minberi üzere, rüzgâr şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nden temaşa ederken, Galata Kulesi’nin taa zirve-i belâsından lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar meydanına inmiştir.Bu olay Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murad tarafından da beğenildi. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: “Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil, ” diye Gâzir’e (Cezayir) nefyeylemiştir (sürmüştür). Orada merhum oldu.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.