Eleştiri

Kim Daha Çok Müslüman?

Sen mi daha çok Müslümansın? Biz mi daha çok Müslümanız? Müslümanlığı sizden öğrenecek değiliz çünkü Müslümanlığı en iyi biz biliriz. 

Devir, öylesine bir devir haline geldi ki Müslümanlıkta dahi sidik yarıştırır hale geldik. Müslümanlığın derecesini gözleriyle ölçen insanlar, kimin daha çok Müslüman olduğunu da yine gözleriyle ölçüyor. 

Atalar zamanında “parayla imanın kimde olduğu belli olmaz” sözü tam da bu durum içim söylenmişti. Oysa bugün Müslümanlık dahil pek çok kavram teşhircilik veya şov, adına ne derseniz deyin bir rant ve yarış aracına dönüştü. 

Müslümanlığının derecesini ölçen ölçümcüler, kimin ne derecede Müslüman olduğunu önce tipinden sonra ait olduğu cemaatten anlayacak kabiliyete eriştiler. 

Her cemaat diğerine Müslümanlık dersi vermenin gayreti içinde. Müslümanlığın boyutunu herkes farklı yorumluyor. Din bir değil mi? Kitap bir değil mi? İnanç bir değil mi? Neden bu kavganın sebebi? Nedir bu bin parçaya bölünmüşlük? 

Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Sağcı-Solcu bölünmelerinden sonra cemaat bölünmeleriyle de karşı karşıyayız. Fakat iş bu sefer daha ciddi. Cemaat üyeleri için kendi doğruları tartışılamaz nitelikte. Böyle olunca da ayrımlaşmak çok daha basitleşiyor. En küçük bir ilmi meseleden dolayı insanlar bir daha birleşememek üzere ayrılıyorlar. 

Bir düşman devlet olsam tek isteyeceğim şey bu olurdu. Bölünmüşlük her zaman kolay idare edilmeyi sağlamıştır. Mesela Afrika. Kabileler arasındaki çatışmalara o kadar dalmışlardı ki başlarında duran ve ipin sahibi olan devletlere isyan etmek ancak iş işten geçtikten sonra akıllarına geldi. 

Birlik için bölünmelere yer yok. Osmanlı Devleti de kozmopolit bir yapıdaydı Çanakkale Savaşı’nda ama gel gelelim bu zamanki durum çok daha tehlikeli. İnce bir ipin üzerindeyiz. İlmek ilmek işlenen bir oyunun son perdesinde. Sahnede bir silah var ve eğer sahnede bir silah varsa patlayacaktır. Umarım “neresinden dönersek kardır” anlayışına kavuşuruz. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.