Halkla İlişkiler

Kimler Reklam Yapıyor?

İstanbul Nişantaşı doğumlu, civar semtlere çocukluk geçirmiş, bu yörede büyümüş, üniversitede ise özel üniversitelerden birini tercih etmiş, Master için Amerika ya da Avrupa’ya gitmiş, geldiğinde ise Levent’te zaten hazır olan ofisine tepeden inme, kendine ayrılmış alana KPSS derdi olmadan oturmuş olan insanlar reklam yapıyor. Yani reklam sektörü bu insanların elinde. Bizi bilen bizden olan insanlar yok ajanslarda, Anadolu insanının içini bilen, yüzüne bakınca yüreğini okuyan yurdum insanından muaf kitlelerin alabildiğince doldurduğu, doldurmaya devam ettiği bir sektör haline gelen reklamcılık artık medyanın kontrol edilemeyen büyümesiyle beraber nedeni, süresi, amacı ve menfaatleri sorgulanmaya başlandı. Kelimesi kelimesine takip edilmeye, yanlış kelime kullanımları kişi ve kurumları ipe götürecek derecede öneme bürünmeye başlandı.

Yer ve zaman satın alarak zihinlere kazınmaya ve bir ürünü satma odaklı reklamlar çoğu zaman bizim değerlerimizi tam yansıtmayabiliyor. Öyle ki bazen varlığını kendi varlığımızdan üstün tuttuğumuz değerlerimiz bir ürünü daha fazla satma uğruna ayaklar altına alınabiliyor. Bazen bu değeler ailevi, kimi zaman manevi bazen de kültürel değerler olabiliyor. Reklamda sarf edilen yüz kelimemin arasına öyle hassas bir kelime yerleştiriliyor ki niyete bağlı olarak art niyetli ya da tamamen iyi niyetli değerlendirsek de kurulan bu cümleler bizim hoşumuza gitmiyor üstelik bazen aşırı uç noktalara, boykotlara ve soyutlamaya kadar uzanan sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin Cola Turka’nın şu reklamını öncelikle izlemeniz bu örnek için açıklayıcı olacaktır.


Nedir buradaki sorun? Türk halkı elbette ki yurtta barış dünyada barış ilkesini gözetecektir ama bu silah bırakmak cepheden kaçmak ile harmanlanmış bir şekilde değil daha edebi ve bizim değerlerimizle uyuşan bir biçimde gerekmektedir. Silah bırakmanın kültürümüzde karşılığı nedir? Silah namus değil midir? Cepheden kaçmak korkaklık olarak değerlendirilmez mi? Bu sorular bazıları için bir anlam ifade etmiyor olabilir fakat konu bir reklamın teşhirinin tüm ülke televizyonların da milyonların gözlerine sokulması olunca burada ‘bireysel yaklaşım’ işe yaramıyor. Toplumun geneli böyle düşünüyor ve öyle olması gerektiğini savunuyorsa bunu irdelemenin ve sorgulamanın hiçbir anlamı yok. Kaldı ki böylesine hassas bir konunun literatürleşmiş bir sözle meşrulaştırılmaya çalışılması ayrı bir ironidir.
Koton Kids reklamı da yine aynı şekilde plaza yetmesi reklamcıların tasarladığı etik olarak pek de ahlaki sayılmayan bir reklam ortaya çıkmış. Hakkında pek çok iddia bulunan Koton Kids reklamları geçtiğimiz yıllarda en çok tartışılan reklamlar arasındaydı. Pedofili ile itham edilen Koton’un reklamına bir de siz göz atın

Coca Cola’nın bir reklamı vardı, tüm sofradaki aile bireylerine kolayı katıyor fakat kola çocukta bitiyordu. Fakat reklam linkine erişemediğim şu an sizlere gösteremiyorum. Hatırlayanlar vardır belki de. Bu reklamda ise su küçüğün söz büyüğün değerimiz es geçilmiş, önemsenmemiştir. Küçük gibi görülen detaylar aslında çok büyük öneme sahip. Reklamcı diye tabir edilen kişiler her kelimesi için günlerce kafa yorarlarken neden değerleri göz önünde tutmazlar ki?
İki reklam üzerinden örneğini vermeye çalıştığım Reklamları kim yapıyor? Yazısı ile benim dikkat çekme istediğim asıl konu şu;

-Neden sıradan Anadolu halkından birileri çıkıp da reklamcı olmuyor?

-Neden reklamcılık sektörü sözünü ettiğim kitlenin tekelinde?

-Temsil etme kategorisinde sınıfta kalan bu reklamlara neden yeteri kadar tepki gelmiyor?

-Reklamcılık bu kadar önemli bir hale gelmişken neden yeterli derecede sektöre ilgi az?

-İlgilenen kitle neden hep aynı tip ve aynı zihniyette?

 

Yalnızca bir başkasına daha büyük paralar kazandırmak için reklamlar çekilmemeli eğer reklamlar çekiliyorsa da bu şekilde en azında  değerlere balta vurmadan, sipariş düşünceler ışığında hareket etmeden reklam yapmak lazım. Her reklamcının bu zihniyette bu anlayışta olması gerekir bana göre.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.