Siyaset

Kleptokrasi (Hırsızlar Rejimi) Nedir?

Kleptokrasi nedir? Daha önceki yazılarımızda çeşitli yönetim biçimlerinden söz etmiştik. Bu yazımızda ise kısaca ”kleptokrasi” yönetim biçimden söz edeceğiz.

Kelptokrasi Nedir?

Bir ülkede iktidarı elinde bulunduran bir aile ya da siyasi veya dini bir grubun, söz konusu ülkenin kaynaklarını sistemli bir şekilde soyması/çalması anlamına gelir. Kleptokrasi, kısaca ”hırsızlar rejimi” olarak bilinir. Kleptokrasi, demokrasinin tam olarak gelişmediği, üçüncü sınıf dünya ülkelerinde sıkça görülür. Kleptokrasi, bir ülkenin gelişmemesindeki en büyük engellerden biridir.

Kleptokrasi, beraberinde plütokrasi rejimini de getirmektedir. Plütokrasi ise kısaca ”zenginlerin iktidarı” anlamına gelir. Kleptokratik bir yönetim biçiminde iktidarda olan gruplar, zamanla zenginleşir ve iktidar alanını da zengileştirerek nüfuzlarını artırır. Bu, birbirini izleyen bir süreçtir.

Demokrasinin gelişmediği ülkelerde sıkça görülen kleptokrasi, ülkenin diğer kurumlarında da sıkça görülür. Bürokrasinin tüm alanlarına sirayet eden bu sistem, rüşvet ve yolsuzluk gibi suçları da içine kapsayarak her alanda bozulmaya yol açar.

Bugün dünya üzerinde pek çok gelişmemiş ülkede bu yönetim biçimin etkin olduğun, bu ülkelerdeki halkın kıtlık, açlık ve türlü kitlesel problemle karşı karşıya olduğunu görürüz. Özellikle Afrika ülkelerinde kleptokratik yönetimler sıkça görülür. Ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerinin ”sistemli” bir şekilde soyulması, zenginliklerin de belirli bir alana akmasına neden olur. Bu akım, iktidara yani gücü elinde bulunduran kesime doğrudur. Demokrasi kavramının gelişmemiş olması, bu haksızlığın devam etmesine neden olur.

İktidarda bulunan grupların lüks yaşamları, zevk ve sefalarına düşkün olmaları, parayı ülke içindeki ihtiyaçlara değil bireysel heveslerine harcamaları, ülke içinde gelecek vaat eden yatırımlardan ziyade palyatif teşebbüslerde bulunmaları ve daha pek çok ortak noktası ile kleptokrasi, bir ülkenin gelişmemesinin önündeki en büyük engeldir. Bu ilerleyememe, zamanla kalıcı bir hale gelir ve ülke, bu sarmal içinde kalmaya devam eder. Bu kısır döngüden kurtulmanın tek reçetesi, demokrasi olgusunun gelişmesi ve iktidarın anlayışından vazgeçmesidir.

Söz konusu bu ülkelerde iktidarlar, sahip oldukları ekonomik gücü kaybetmemek adına iktidarlarını perçinleyen hamlelerde bulunur. Bunun da en büyük kaynağı hukuktur. Hukukun tek bir otoriteye bağlı olması, bağımsızlıktan uzak olması, iktidarın halk üzerindeki nüfuzunu kolaylaştıracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.