Sosyoloji

Modernitenin Ana Problemi: Ahlak Eğitimi Eksikliği

Sanayi Devriminden sonra toplumların genel yapısında özellikle Avrupa devletlerinin dolayısıyla da ülkemizin de toplum yapısı radikal değişikliklere uğradı. Üretmeye dayalı yeni toplumun mekanizmaları daha çok çalışmaya, daha çok çabalamaya ve daha çok üretmeye bağlıydı.

İzmler Sanayi Devriminden sonra insanların hayatında daha belirleyici hale büründü. Birbiri ardına patlayan akımlar, biri diğerini takip eden düşünce ve moda tarzları insanların hızına yetişemeyecekleri bir hale geldi. Bu hızlı ilerleyiş ve zamanın değerlenmesi konusu bizleri bazı şeylere yapmaya mecbur kıldı. Sanayi Devriminin getirdiği birçok olumlu sonucun arkasında aslında altı kazınırsa bir o kadar da olumsuz sonuçları beraberinde getirmiştir. Rekabet, bloklaşma, sömürgecilik yarışı, ham madde ve pazar arayışı gibi ekonomik etkilerinden uzun uzun bahsetmenin de yeri var elbet fakat ben konuyu aile kurumunun bozulmasına getirmek istiyorum.

Sanayi Devrimi, Tarım Devriminden sonra insanlığın en büyük ve en önemli devrimidir. Yerleşik hayata tarım devrimi ile geçen insanoğlu, yerleşik hayatın düzenini ise kökten sanayi devrimi ile değiştirmiştir. Bu değişimin en çok zarara uğratttığı fonksiyonların başında aile kurumu başı çeker. Artan iş gücü ve geçim darlığı kıskacında bulunan ailelerde babanın yanısıra anne de çalışmaya mecbur oldu. Eskiden tek bir kişinin omuzlarına yüklenen geçim, omuzlanabilirken şu anda neredeyse imkansız olan bir durumdur. Ailede ebeveynin çalışması haliyle çocuğun gelişmesi yönünde birçok olumsuz sonuçların doğmasına sebep oldu. Kreşlerin sayısı hızla artarken, ebeveynlerin çocukları üzerindeki otoriteleri be etkinliği ise gün geçtikçe azaldı.

Çocuğun ilk eğitimini aldığı kurum olan ailedeki bozulmalar azalması yerine yıldan yıla artan bir grafikle seyredince modern çağın çocuklarında ahlaki çöküntüler meydana geldi. Yeni neslin artarak ilerlemesi ise var olagelen kurumlarda ve ilişkilerde farklı yorumların doğmasına iletişimde aksaklıkların ve ihtilafların patlak vermesine sebep oldu. Kuşaklar arası farkların en bariz şekilde görüldüğü çağ olan modern çağımız bu gelişmelerden oldukça büyük oranda etkilendi. Bazı gelişmeler ve bireysel veya grupsal anlamda çalışmalar ile çocukların kazanılması ve yararlı bireyler haline getirilmesi amaçlandı.

Bu konuda en büyük ve en etkili çalışmalar çocukların ahlaki eğitimlerini ve karekter öğrenimini mevcut seviyesinde daha ileri seviyeye çıkarmaktı. Sanayi devriminin kalıntılarını bu şekilde en aza indirgemeye çalışan kurum veya kişiler nazarında yeni bir toplumun inşası ancak bu şekilde sağlanabilirdi. Ekonomik olarak gelişen Avrupa’da düzeltilemeyen tek nokta ahlaki çöküntünün inanılmaz derecedeki boyutlarıdır. Modernlik ve çağdaşlık adı altında yürütülen bu faaliyetler ve davranışların tamamı hiç şüphe yoktur ki genel etiğe aykırı ve vicdana terstir. Ülkemiz ise bu gelişmelerden her gelişmede olduğu gibi geç etkilenmiş ama etkilenmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra deyim yerindeyse çığrından çıkan Türk toplum yapısı hemen hemen Avrupa medeniyeti ile paralellik göstermektedir.

Uzun lafın kısası, yeni bir toplumun, sağlıklı bir nesilin, hakiki manada yararlı çocukların yetiştirilmesi ne ekonomideki gelişmelere, ne sağlıktaki ilerlemelere ne de teknolojide alanında atılan dev adımlara bağlıdır. Bağlılık yalnızca karakter öğretimi ve ahlak eğitiminden geçmektedir. Bireysel faaliyetlerin kısa vadede yararlı olmasından başka hiçbir anlamı ve katkısı yoktur. Bu iş bir devlet politikası haline gelmediği sürece.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.