Deyimler ve Atasözleri

Ne İsa’ya Ne Musa’ya Yaranamamak Ne Demek? Ne Anlama Geliyor?

Ne İsa’ya ne Musa’ya. Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamamak olarak da geçer. Atasözleri ve deyimler sözlüğünden farklı biçimde bir “tabir” ve durum tespiti olarak karşımıza çıkan Ne İsa’ya ne Musa’ya tabiri ne anlama geliyor? Ne İsa’ya ne Musa’ya tabirinin anlamı nedir? Daha önceki yazılarımızda gündelik hayatta sıkça kullanılan veya kullanımı eskiyen deyimler ve atasözlerinden, tabirlerden söz etmiştik. Bu yazımızda ise kısaca Ne İsa’ya ne Musa’ya deyiminden, anlamından, cümle içindeki kullanımından söz edeceğiz.

Gündelik hayatta sıkça kullanılan tabirler arasında olmasa da bazı durumlar için bu tabir adeta “cuk diye” oturmaktadır.

Kendince her iki tarafın da gönlünü hoş tutmaya çalışan, iki tarafı da memnun etme çabasında olup daha sonra her ikisini de memnun edemeyen, her iki tarafı da kaybeden kişiler için “Ne İsa’ya ne Musa’ya“ tabiri kullanılır.

Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamayan kişiler için Türkçemizde mükemmel ötesi bir kelime vardır: Eyyamcı. Mesela;

Türk hakemlerini düşünün, bir maç esnasında ev sahibi aleyhinde penaltı kararı veriyor. Seyirciler ıslık, bağırmalar, çirkin ve kötü söylem ve tezahüratlar ile hakemi verdiği karara pişman ediyor. Hakem de tabi durumu kurtarmak, yarın spor gazetelerinde tam sayfa fotoğrafını görmemek için başlıyor fırsat kollamaya. Rakip tabiri caizse “höt dese” sarı, kırmızı kart ne varsa verecek ki oyun dengelensin. En azından verdiği karar nedeniyle linç yemekten kurtulsun. Penaltı fırsatı varsa tabi tadından yenmez. Fakat maç biter, hakem iyi-kötü durumu kurtarmış fakat bu sefer de karşı takımım ve taraftarının nefretini kazanmıştır. 

İşte hakemlerin bu “Aman Ali Rıza Bey Ağzımızın Tadı Kaçmasın” gibisinden oyunun kaderine müdahale etmesi fakat sonucun düşündüğünün tam tersi çıkması olayına “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamamak” denir. 

Burada önemli olan bir şey var. Daha doğrusu bir eksiklik: Taraf Tutmak.

Birilerinin gönlü hoş olsun diye kendi ilkelerinizden taviz verirseniz  nihayetinde kaybeden siz olursunuz. O yüzden hem İsa’ya hem de Musa’ya aynı anda yaranmaya çalışmayın. Birini seçin, onun arkasından gidin. 

Bu tabir daha çok gazeteci ve siyasetçiler için kullanılan bir sözdür. Söylemleri, açıklamaları veya tutumları bir gün farklı diğer gün çok daha farklı olan bu kesim de yine tarafların gönlünü aynı anda hoş tutmaya çalışır. Burada felsefi bir gerçeklik ön plana çıkar: İnsan, taklit ettiği yolda başarılı olamaz. 

“A partili değil ama öyleymiş gibi davranıyor” gibi. Böyle bir durumda kişi, daha çok benimsediği kendi grubundan veya o grubun diğer üyeleri tarafından dışlanabilir. 

Kararsızlık da yine bu deyimin ana temasıdır. Neye karar vereceğini bilemeyen insanlar, sağa sola bakar fakat bir yolda ilerlemek yerine iki şeyi aynı anda götürmeye çalışır. Fakat net bir yol ayrımında her ikisini de kaybedecektir. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.