Halkla İlişkiler

Neden Güvenilir Olmalıyız?

Kurumlar ve markaların tonlarca para harcayıp, gazetelere, dergilere, radyolara ve televizyonlara, metro duraklarına, otobüs güzergahlarına boy boy reklam vermesi, siyasilerin mitinglerde seslerini yırtması kısacası kurum ve kişilerin temelde gözettiği asıl değer güvenilir imajını yansıtmak ve bunu kabul ettirmektir.

Güvenilir olma imajının kazanılması çoğu zaman uzun bir süreci beraberinde getirir. Güvenilir olmak için tecrübe ve deneyim olmazsa olmaz faktörlerin başında gelir. Markalar ve kişiler güvenilir olduklarında ürününü, bu bazen verilen bir vaat, bazense yeni çıkarılan bir malın tanıtımını olabilir daha büyük kitlelere ulaştırabilirler.

İnsanın en son ulaşabileceği mertebe güvenilir insan olmaktır der Doğan Cüceloğlu. Evet, insan para pul ve mülk sahibi olabilir fakat para ve pulun almadığı, alsa dahi zamanla gerçekleşecek bir olay olan güvenme konusu, tarihini insanlığın ilk evrelerinden alır. Güvenme ihtiyacı insanların mülkiyet hakkını ortaya çıkarmasına, devletlerin doğmasına sebep olmuştur. Güvenme ihtiyacı insanların en doğal haklarından vazgeçerek kendi iradeleri ile devlet adı verilen kurumlar ortaya çıkmıştır. Hukuk da devletlerin düzenini korumak aynı zamanda kişiler ve kurumlar arasında güvenilirliği ve yaşam kalitesini artırmayı amaçlar ki hukuk da tabii olarak güven ihtiyacından doğmuştur.

İnsan ise güveneceği birilerine ihtiyaç duyar. Bir müşterinin güvenini kazanan marka o müşteriyi ömrünün sonuna kadar kazanmıştır. Ekonomik olarak sürekli fayda sağlamasa da manen o müşteri her zaman o markanın yanında durur. Tercih anlarında o markayı seçer. Örneğin evine uzak olsa da yine alışverişini o marketten, kıyafetini o mağazadan alır.

Güvenilir olmak çok önemli. Halkla ilişkiler sektörü ve reklam sektörü insanlara güvenilirlik algısını aşılamak üzerine kuruludur. Çünkü güvenilir imajını bir kişiye veya kuruma yapıştırdınız mı gerisi artık çok kolaydır. Bir siyasinin halkın güvenilirliğini kazandığını varsayarsak o kişi hakkında çıkan kötü bir gazete haberinin, güvenilirliği kanıtlanmamış birine göre sansasyonel etkisi daha az olur ve doğru olsa dahi inanılırlığı azalır.

Kısacası bir ajans her zaman için tanıtımını üstlendiği kişi veya kurumun öncelikle güvenilir olup olmadığını test eder. Güvenilir olma özelliğini zedelenen kişi ve kurumun güvenilirliğini artırmak için para harcar, reklam yapar, gazetelere yazı gönderir. Bu ajansların üstlendiği en zor işlerden biridir. Çünkü insan bir kişi veya kuruma zor inanır özellikle bu çağda daha da zor.

Güvenilir bir insan olmak için çabalamalıyız. Bir ömür tüketerek inşa ettiğimiz güvenilir imajı bir dedikodu ile bir asparagas haber ile yerle bir olur. Bir yandan kazanmaya öbür yandan korumaya çalışmalıyız. Şüphesiz zor iş.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.