GündemMitoloji

Philemon ile Baucis(Zeus’un Cömertliği)

Yunan mitolojisinde Zeus’un hikayeleri diğer tanrılara oranla daha fazladır. Ne de olsa baş tanrı sonuçta. Bir gün Zeus fanı insan kılığına girerek Phrygia’da oğlu Hermes(tanrıların habercisi, ölüleri taşıyan, eli uzun bir tanrı. Hermes’i daha sonra detaylı bir şekilde izleyeceğiz.)ile birlikte gezerken sığınacak, kendilerini misafir edecek birkaç kişi arıyorlardı.

Kendilerine bu şehirde hiçte misafirperver davranmadılar. Hangi kapıya gittiyse yüzüne geri örtüldü. Biraz ilerde üstü kamışlar ile örtülmüş kötü halde bulunan bir kulübe görüyorlar ve buranın kapısını da çalıyorlar bu iki gezgin.

Onları iki yaşlı karı koca karşılıyor.
Bu iki yaşlı insan diğer komşuları gibi iki seyyahın yüzüne kapı çarpmak yerine çok güzel bir tebessüm ile içeriye davet ediyorlar. Bu iki ihtiyar gençliklerinde evlenmiş ve bir yastıkta kocayana kadar birbirlerine saygı ve sevgi ile bakmışlar. İkisi de dindar, ikisi de iyi kalpli insanlardı. Bu iki ihtiyar fakirdiler lakin gönülleri zengindi. Bu iki güzel kalpli insanlarının yanlarında kendilerine hizmet edeceği bir kölesi yoktu. Philemon adındaki ihtiyarın, karısı Baucis ile birlikte bu küçük kulübede birlikte hayatlarını yaşıyorlardı. Philemon ve karısı Baucis tanrıları içeriye buyur ettikten sonra hemen ocağın üstüne tunçtan yapılmış bir kap koyarak içerisine kocasının ırmak kenarından topladığı sebzeleri attı. O sırada Philemon’da bu iki gezgine oturacakları bir sedir ve üstüne bir örtü hazırladı. Yemek hazır olana kadar tatlı dilleri ile gelen misafirlerini çok güzel bir şekilde ağırlıyorlardı. Sonradan Philemon bu iki gezginin yorgunluklarını alsın diye bir kabın içinde ayaklarını yıkadı.

Yaşlı insanlar bu iki misafir için evlerinde ne varsa ellerinde ne var ise sunmak istiyor, misafirlerini rahat ettirmeye çalışıyorlardı. Hatta bi ara kaz kesmeyi ve misafirlerine sunmayı bile düşündü lakin ihtiyar bacakları buna izin vermedi. Nihayet bu iki konuk kim olduklarını yaşlı insanlara açıkladılar. “Biz Olympos’ta oturanlardanız komşularınız kalpsizliklerinin cezasını çekecekler. Yalnız siz kurtulacaksınız, kalkınız ve bizim peşimiz sıra ayak izlerimizi takip ediniz” dediler. İhtiyarlar ellerine birer baston aldılar ve tanrıların peşi sıra yürümeye başladılar. Biraz ilerledikten sonra geri baktıklarında bugün ova su altında kalmış, bütün komşuları ölmüş, yalnız tanrıları ağırladıkları kulübeleri olduğu gibi duruyordu. Birden bire bu komşularını içine dahi zor alan kulübe, görkemli mi görkemli bir tapınak haline dönüştü. Kulübenin üstünde duran sazlar samanlar hepsi altına dönüştü. Bu sırada baş tanrı Zeus “ihtiyarlar ne dilerseniz dileyin benden iyi kalpli olmanızı mükâfatlandıracağım” demiştir. Karı koca biraz düşündükten sonra gençliklerini geri istedi ve yıllarının geçtiği bu yerde tapınağın koruyuculuğunu üstlenmek istediler.

İsteklerini hemen yerine getirdi Zeus. Yıllar yıllar sonra tekrardan ihtiyarlayan Baucis, kocasının dallanıp budaklandığını görünce gözlerine inanmadı. Aynı şekilde Philemon da karısının yeşerdiğini görüyordu. Bir müddet sonra mutlu bir şekilde yan yana iki ağaca dönüştüler. Baucis ıhlamur Philemon ise meşe olmuştu. Tapınağın önünde daha uzun yıllar yan yana ağaç olarak yaşadılar.

subutay

Merhabalar. Mimar Sinan Üniversitesi Klasik Arkeoloji 1. sınıf öğrencisiyim. Marmara Üniversitesi Coğrafya Öğretmenliğini bitirdim. Mitoloji hakkındaki bilgilerim Mimar Sinan'daki kıymetli hocalarım ve kitaplar sayesindedir. Bu bilgilerimi sizler ile paylaşmaktan oldukça mutluluk duyuyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.