Osmanlı Tarihi

Tımar Sistemi

Tımar sistemini lise tarih derslerinde bile hepimiz duyduk enine boyuna ayrıntılı araştırmasak dahi nedir sorusuna bir çoğumuz bir cevap verebiliriz. Tımar nam-ı değer dirlik sistemi.

Asıl olarak Anadolu ve Rumeliyi saraydan ayırmak için kullanılır denilebilir. Bazen saraydaki düşük rütbelilere tımar görevi verildiği de görülmüştür. Tımar sisteminde katı kurallar da vardır eğer tımar sahibi sefere çağrıldığı zaman katılmaz veya kendine verilen görevleri tam manasıyla yerine getirmez ise tımarı elinden derhal alınır bu konuda tabiki bir tolerans yoktur. Tımarlı sipahi olmak için müslüman olmak gerekir gibi bir algı var ki bu yanlıştır. Gayrimüslimlere de tımar verildiği olmuştur.

Tımar sisteminin bir kişiye verilmesi pek kolay birşey değildir. Tımar sahibinin yanında yardımcı olarak cebelü denilen kişiler bulunur ve bunlar tımar sahibi ile beraber seferlere giderler ve burada kendilerini ispatlamaya çalışırlar. Eğer tımar sahibi cebelünün tımar sahibi olacak derecede olduğuna kanaat getirirse beylerbeyinden tımar sahibi selahiyatını alır ki bu işlem için uzun bir prosedürden geçerler. Eğer tımarlı öldüyse tımarı çocuğuna miras olarak kalır eğer çocuğu yoksa tımar başka uygun görülen birine devredilir.

Peki tımar sistemi neden verilmiştir. Hepimizin bildiği sebep özet olarak hazinenin yükünü azaltmaktır ki bu doğrudur. Bu sistemde köylüler tımar sahibine belli bir düzenli vergi ödemekle yükümlüdür gayrimüslimler de ise bu vergi biraz daha fazladır. Eğer bu vergiyi ödeyecek maddi imkana sahip değilse bedenen belli bir miktar zaman tımar sahibi için tarlayla ilgili yapılması gereken işleri, düzenlemesini yapar/yardımcı olurlar. Bunun haricinde tımar sahibinin kendine ait çalışan işçileri de mevcuttur. Diğer durum sadece vergisini ödeyemeyen insanlar için bir anlaşma olarak sayılabilir.

Tımar düzeninde hazinenin yükünü azaltmaktan başka bulunduğu bölgedeki düzeni sağlamak saraya karşı sorumluluklarını yerine getirmek de vardır. Tımarlar bütün kuralları yerine getirecek olsalar dahi bazılarına ömür boyu verilmez idi. Geliri yüksek olan beylerbeyine verilen toprağa ise has adı verilirdi.

En önemli konulardan biride akıllara gelen bir soruyla başlıyor. Eğer bu tımar sahipleri bulunduğu yerlerde güçlüler ve düzeni sağlıyorlar ise kendi başlarına orada deyim yerindeyse bir yönetim ilan etmek isteyebilirler ve tabi tımar sistemi yaygın olarak kullanılan osmanlı devletinde bu büyük bir tehlikedir aslında. Bunuda beylerbeyine farklı yerlerden tımarlar vererek çözüm sağlamışlar yani tek bir alana sürekli hükmederse doğabilecek tehlikelerden böylelikle korunulmuş oluyor ve ayrıca bir tarafta kıtlık gibi anormal bir durum olursa diğer dirlikten gelirini almaya devam etmiş olacak ki aslında bu onlar içinde gayet faydalı bir sisteme dönüşmüş diyebiliriz. Tabii bunun haricinde yolsuzlukları engellemek için tamamen merkezden atanmış görevlilerde bu tımar sahiplerini kontrol ederek çarkın bozulmaması için çok önemli birer etken olmuşlardır.

Zeamet topraklar ise has kadar yüksek geliri olmayan topraklardır. İkinci derece devlet görevlilerine verilir.

Tımar gelir itibari ile de bu toprak çeşitlerinden düşük gelire sahiptir.

Teknolojik Deli

Montaigne'e çıraklık yapıyordum, kovuldum. Biraz okuduktan sonra neden kovulduğumu anlayacaksınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.