Düşünce

Yalnızlığın Retoriği

İnsan kimi zaman yalnız olmak ister. Hiçbir sebep ya da geçerli bir bahanesi olmasına gerek yok. Salt bir yalnızlık. Kimse olmadan, kimseler karışmadan bir an, bir hafta ya bir ömür geçirmek ister. Yabancılaşmak ya da anlaşamamak insanlarda sonradan elde edilen bir olgudur.

Küçükken yalnız kaldığımız anlarda, bir ağlama olurdu içimizde. Yanımızda birilerini görmeyi, bir varlığın olduğunu hissetmek isterdik. Kapı yanlışlıkla üzerimize kilitlendiğinde korkuya kapılırdık. Oysa şimdi bilerek yalnız kalmayı tercih ediyor, kapıları üzerimize kendimiz kilitliyoruz.

Yalnızlık, sonradan öğrendiğim bir şey ki, yazarlara ait bir şey değilmiş, yalnızlık insanın her zaman içinde, hiç bastıramadığı bir şekilde varmış. Yalnızlık susturulamazmış. Bazen başınızı alıp bir yerlere gitmek, yanınızda sadece ufak tefek eşyalar almak, yeri geldiğinde kendinizle baş başa bir açık çay içmekmiş.

Yalnızlığın tarifi yoktur. Şudur dediğinizde bir yerler eksik, budur dediğinizde bazı yerler eksik olur. Yalnızlık, bir hayat felsefesi, yaşama biçimidir. Kalabalıklar arasında da yalnızlık olur, beton apartmanlarda da.

Özdemir Asaf’ın da dediği gibi “yalnızlık yaşamda bir an, hep yeniden başlayan” bir şeydir. Yalnızlık, insanın hayatında, her çağında var olan bir duygudur. Freud’un analizi gibi ‘sadece bastırırsınız’

Çekip kurtulmak istenen bir olgu da değildir hem, bence yerinde tatlı, oldukça çekilen bir münzevilik halidir. Çileyi seven insanlar gibi, acıkolik bir ruh haliyle yalnızlık çekilmezdi. Yalnızlık yeri geldiğinde çekilen, yeri gelmediğinde çektirilen bir şeydi bana göre.

Yalnızlık, insan yaratılmadan önce de vardı, insan yaratıldı ve yine yalnızlık yaşanmaya devam etti. Yalnızlık, kısaca hep vardı. Mutlak yalnızlık sahibi, bir tek şey vardı: Yaratan. Onun dışında kimse mutlak yalnızlık sahibi değildi.

Velhasıl yalnızlık iyi bir şeydi. Yalnız olmak ya da yalnızlık sadece siyah bir fon üzerine, ağlayan fakat yüzü görünmeyen bir kadın resmedip, üzerine de bir söz yazmalık durum ya da olgu değildi. Aksine bilinçli bir uzaklaşma eylemiydi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.