Tarih

Kısaca: Ermeni Sorunu ve II. Abdülhamid

1877-1878 Osmanlı Rus Harbi sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması, pek çok açıdan Osmanlı Devleti’nin çöküşüne zemin hazırlamıştır. Söz konusu antlaşmanın 61. maddesi, şark meselesine ayrı bir boyut kazandırmış ve özellikle Ermenilerin bağımsızlık mücadelesinin meşru bir dayanağı olmuştur. Berlin Antlaşması’na kadar, Osmanlı tebaası içerinde “sadık millet” olarak bilinen Ermeniler, bu tarihten itibaren yabancı güçlerin de kışkırtmalarıyla Osmanlı Devleti’ne karşı özellikle Doğu Anadolu’da çeşitli isyanlara karışmışlardır. Bu çerçevede bazı Ermeniler, kurdukları çeteler ve para-militer örgütlerle Doğu Anadolu’da siyasi düzeni bozmaya başlamış ve özellikle Hınçak ve Taşnak cemiyetlerinin propagandaları sonucunda Ermeni halkı, Osmanlı Devleti’ne karşı kitlesel eylemlere girişmişlerdir.

Ermenilerin bu tehlikeli kalkışmaları karşısında Sultan Abdülhamit, daha çok temkinli davranmayı ve fevri hareket etmemeyi amaçlamıştır. II. Abdülhamit, Ermenilerin kendi başlarına büyük eylemlere girebilecek siyasi ve askeri gücünün olmadığının bilincindedir. Daha da önemlisi Abdülhamit, Ermenilerin herhangi bir ilde çoğunlukta olmadıklarını ve dolayısıyla Doğu Anadolu’da bir bölgeye siyasi ve askeri olarak nüfuz edemeyeceğine vehmetmiştir.

Abdülhamit’in dış politika anlayışı genel olarak denge siyaseti üzerine kurulu olsa da Sultan’ın Ermeni meselesine karşı tutumu, pratik olarak da karşılık bulmuştur. Ermenilerin Doğu Anadolu’daki faaliyetleri karşısında II. Abdülhamit, bu bölgede kuvvetli bir nüfuz alanına sahip olan şeyhler, aşiret reisleri ve ağaları kullanma yoluna gitmiştir. Söz konusu bu kişilerle temasa geçen II. Abdülhamit, belirli bir nüfuza sahip bu kişilerden kendilerini muhafaza ve müdafaa etmek için silahlı birlikler kurmalarını istemiştir. Özellikle İngiltere ve Rusya’nın baskılarına rağmen II. Abdülhamit, Ermeniler lehine ıslahatlar yapılması ısrarının Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni devletinin kurulmasına yol açabileceğini düşünmüştür.

Ermenilerin bağımsızlık mücadelesinde yabancı devletleri arkasına almasına karşılık Sultan Abdülhamit de konunun muhatabı olan yabancı devletler arasındaki ilişkileri yakından takip etmiştir. İngiltere ve Rusya’nın çıkar çatışmalarından faydalanan Sultan Abdülhamit, bu çerçevede Hamidiye Alaylarının da kurulmasına uygun bir zemin bulmuştur. Ermeniler, Berlin Anlaşması’nda Doğu Anadolu’da özerk bir devlet kurulmasını öngören 61. Maddeye istinaden Anadolu’nun muhtelif yerlerinde isyan çıkarmaya başlamıştır. İlk başta halk eylemleri olarak ortaya çıkan bu isyanlar daha sonra bazı Ermeni grupların çeteleşme yoluna giderek dağa çıkması ve bu eylemleri silahlı olarak yapmaya başlaması devletin güvenliği açısından son derece riskli bir hale dönüşmüştür. II. Abdülhamid dönemi Ermenilere yönelik iç politikalar daha çok dış politikaya endeksli olarak gelişmiştir. Azınlık haklarının gözetilmesi noktasında yabancı devletlerin yoğun baskısı ile karşılaşan Osmanlı devleti Ermeni meselesinde de daha büyük bir baskıyla karşı karşıya kalmıştır.

Genel kapsamda ilk Ermeni isyanı 20 Haziran 1890’da Erzurum’da patlak vermiştir. İlerleyen süreçlerde ise Kayseri, Yozgat, Çorum, Merzifon ve Sason gibi yerlerde de çeşitli isyanlar çıkarılmıştır. II. Abdülhamit, mevzu bahis bu isyanlar karşısında sert tedbirler almayı veya isyanları kanlı bir biçimde bastırma yolunu tercih etmekten özellikle kaçınmıştır. Özellikle Avrupa’da tahsil görmüş, yabancıların tahriklerine kapılan ayrılıkçı Ermenilerin 1896’da İstanbul’da yapmış olduğu gösteriler, büyük yankı uyandırmıştır. Tehlikeli boyutlara tırmanan bu isyanlar sonrasında Sultan Abdülhamit, Mısır, Yunanistan ve Sırbistan’ın Osmanlı’dan ayrıldığını ve devletin buna sessiz kalmak zorunda olduğunu, Ermenilerin ayrı bir devlet kurmasına yönelik hamlelerinin ise sonuna kadar engelleneceğini belirtmiştir. 

Bu dönemde yabancı güçlerin, özellikle Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin muhtelif yerlerinde binlerce okulu bulunuyordu. Yine ayrıca bu dönemde Amerikan menşeli okulların sayısında da önemli artışlar yaşanmıştır. Söz konusu bu yabancı okullar, Doğu Anadolu’da silahlı Ermeni komitalarının kurulmasına öncülük ettiği bilinmektedir. Yabancı okullardaki öğretmenler ve çeşitli kılık ve kisve altında Osmanlı Devleti’ne giren yabancı misyonerler, özellikle bu yabancı okullar üzerinden propaganda faaliyetlerini sürdürmüş; bu propagandalar ise özellikle Ermeniler üzerinde büyük etki yaratmıştır.

II. Abdülhamit, yabancı okulların ve yurt dışında İngiltere ve Fransa tarafından desteklenen Ermeni orijinli örgütlerin Osmanlı Devleti içerisindeki yapılanmalarını engellemek için sıkı politikalar uygulamış ve denetimleri artırmıştır. Bu kapsamda Erzincan’da 1893 yılında bir Ermeni Kilisesi’ne düzenlenen baskında çok sayıda patlayıcı madde ve silah ele geçirilmiştir. 21 Temmuz 1905’de Ermeni Devrimci Federasyonu Yıldız Hamidiye Camii çıkışında II. Abdülhamid’i öldürmek istemiş, bu amaç doğrultusunda bir atlı arabayla bombalı saldırı düzenlemiştir. Yıldız Suikastı olarak bilinen bu olay sonrasında Abdülhamid saldırıdan sağ kurtulmuş ancak bu olay devletin Ermeni politikalarına bakışında önemli bir dönüm noktası olmuştur. II. Abdülhamid’den sonraki dönemde yönetimde asıl ağırlık sahibi İttihat ve terakki yönetiminin Ermeni politikaları ise bu dönemden daha sert ve radikal olmuştur. 1915 olayları ve tehcir kanunu Ermeni meselesinde bugün hala çözüme kavuşturulamayan problemli bir alandır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sponsorlu Bağlantılar: R10 Blog - Sorum Var - evden eve nakliyat - Takipçi Satın Al - Tiktok takipçi satın al - vds - Su Kaçağı Tespiti - ilaç rehberi - Gündem - vip dizayn - vozol - Eşya Depolama - istanbul evden eve nakliyat vdcasinotokyobetmegapari girişbircasinoparmabet meritkingmadridbet girişmadridbetkingroyalkingroyal giriş https://vorra.net https://www.ding3000.com https://cuberider.com Betnano https://www.snakkmedia.com https://abodehomedecor.com Abebet casino casino siteleri