Ortadoğu’da Hala Kabileler Var mı?
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve bölgede varlığını sürdüren devletlerin batılı emperyalist güçler tarafında paylaşılması elbette alan içerinde bulunan aşiret/kabileleri olumsuz yönde etkilemiştir. Çizilen yeni sınırlar ile hakimiyet alanlarının dışında kalan ve sınırların ötesine taşınan yapılanmaları ile aşiretlerin bütünlüğü bozulmuştur.[1] Yine küreselleşme ve liberal ekonomiye ayak uydurmaya çalışan bölgede aşiretlerin sosyal-kültürel ve ekonomik hegemonyasını sarsıntıya uğratmıştır. Fakat daha önceki yazılarımızda bahsettiğimiz gibi bütün sebeplere rağmen Ortadoğu’da bulunan aşiretlere bakıldığında 2000’li yılların ilk 20 senesi boyunca aşiret içi aile, geleneksel kan ve aşiret ilişkileri ve bunların mensuplarına olan etkisinde çok ciddi azalma yaşanmamıştır. Zira milliyetçilik, Panislamizm, pan-arabizim gibi ideolojiler karşısında bu ideolojilerin kendileri ve toplumla olan ilişkilerini yeniden restore etmişlerdir. Küreselleşme- uluslaşma- bölgeselleşme gibi ana dinamikler karşısında taktiksel uyum adımları atmışlardır. [2]
Irak’ın ABD işgali sonrası inşa sürecinde etkili rol oynamışlar, bir nevi ‘gayri resmi alt yüklenicileri’ konumunda olmuşlardır. Yine İran’ın İmparatorluk, Şah Rejimi, İslam Devrimi gibi önemli dönüm noktalarında da aşiretleri görmemiz mümkündür. İran’da halen; Lur, Bahtiyari, Beluci gibi kabile/aşiretlerin varlığından söz etmek mümkündür. Zaman zaman Ortadoğu’da yükselen Arap milliyetçiği akımları kabile kültürün geçmişte kaldığını belirtmiştir. Örneğin Michem Aflak’ın başını çektiği Baas Partisi ilk kurulduğu zaman milliyetçilik kabileselciliğe karşıt bir politika izlemişleridir karşıydı. Fakat değişen eller ve Baas’ın yön değiştirmesi ile aşiretlerin etkisi daha da çok görülmeye başlandı.
Başka bir örnek olarak Suriye’de ulus-devlet yapılanmasını pekiştirmek niyetiyle aşiretlerden destek isteniş ve bu destekler zamanla aşiretlere verilen imtiyazlara dönüşerek Meclis’te temsiliyet oluşturmasına kadar gitmiştir. Ortadoğu’da ekonomik olarak da baskınlığını devam ettiren aşiretler, aidiyet, sadakat, ekonomik fayda gibi ilkelerle giderek güçlenmişlerdir. Neo-liberal ekonominin zararlarını daha aza indirmek için kendi aralarında ‘sosyal yardımlaşma kuruluşları’ oluşturmuşladır. Öyle ki Körfez Ülkeleri içerisinde yer alan aşiretler dünya ekonomisi ile Ortadoğu arasında ‘ekonomik iş birliği ağlarına’ dönüşmüşlerdir.
Küreselleşme; devlet-birey ilişkisini sorguladığı gibi birey-aşiret ilişkisinin de gözden geçirildiği bir süreç olmuş, bireyselliğin artması, bireysel ve öncelikli ihtiyaçlarla aşiret/kabile mefhumu daha da önem kaybetmiştir. 20010/11 yıllarına gelindiğinde ise aşiretler yapı bozulmasına uğramışlardır. Bununla birlikte ise Arap Baharı ile otoriter boşluktan yararlanarak ‘yeni aşiretçilik’ algısını benimseyerek Ortadoğu’nun yeniden yapılanması konusunda ciddi rol üstlenmişlerdir. Bütün bunlar göz önünde bulundurularak aşiretler, bulundukları ülkelerde demokratik olmayan idari yapıların ya da demokratik yapıların bayraktarlıklarını yapmamış aksine bulunduğu ülkenin sosyo-kültürel ve siyasi altyapısına uygun hareket ederek en az zararla bu durumdan kurtulmayı hedeflemişlerdir. [3]
Bahsedildiği üzere sömürü faaliyetleri ve modern dünyanın getirileri kabile/ aşiret ağlarının giderek güç kaybettiğini unutmamalı ve bu anlamda Milli Kimlik algısı aşiret/kabile birlikteliğinin önüne geçtiğini gözden kaçırılmamalıdır.[4] Yine de bölgesel güçler açısında çeşitli olan bu coğrafyada aşiretler dinamiklerini güçlendirmeli ve önemlerinin anlaşılmaları gerekmektedir. Ortadoğu’nun yeniden yapılanması konusunda bu oldukça önemlidir.
[1] Zeynep Güler, Süveyş’in Batısında Arap Milliyetçiliği: Mısır ve Nasırcılık, Yeni Hayat Kütüphanesi, 2004, İstanbul, s. 15.
[2] Fakat altını yeniden çizmek gerekir ki Arap toplumunda, Ortadoğu’da halen aşiret/ Kabile anlayışını sürdüren yerler vardır. Örneğin en eski Arap yerleşim yerinden bir olan Yemen’de Yukarı yemen olarak adlandırılan bölgede aşiretler hala etkin bir şekilde rol almayı sürdürmektedir. Emre Yıldırım, ‘’Ortadoğu’nun Taşrasındaki
Çatışma’’ Ahmet Emin Dağ (edt) Ortadoğu Çatışmaları, İHH, 2015, İstanbul, s. 221
[3] Umut Koldaş, ‘Aşiret’ Ortadoğu; Aktörler, Unsurlar, Sistemler, (edt: Mehmet Şahin), Kopernik Yay., 2019, İstanbul, s. 52.
[4] TDV, Kabile, a.g.e.