Osmanlı Devleti’nde Taşra Görevlileri Kimlerdir?
Osmanlı Devleti’nde taşra görevlileri, taşranın ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel anlamda yapısını şekillendiren ve kısacası taşradan sorumlu olan kişilerdi. Bu görevliler;
Beylerbeyi
Sancakbeyi
Kapan Emini
Muhtesip
Gümrük ve Bac Eminleri
Beytülmal Emini
Kocabaş
Olarak ayrılmakta ve her görevli, çeşitli alanlardan sorumlu tutulmaktaydı. Bu görevlilerin görev ve sorumlulukları ise şöyle:
Beylerbeyi
Beylerbeyi, taşradaki en yetkili kişidir. Beylerbeyi’nin atamasını padişah yapar ve hizmeti karşılığında kendisine tahsis edilen “has” topraklardan vergi alırdı.
Aynı zamanda Beylerbeyi, “paşa sancağı” adı verilen yerde otururlardı. Bulundukları yerde yalnızca mülki amir görevini yapan Beylerbeyi, sancak beylerini teftiş edebilirdi.
Sancak Beyi
Taşrada Beylerbeyi’nden sonra en yetkili kişi, Sancakbeyidir. Sancakbeylerinin maaşları has topraklardan alınan vergilerden karşılanırdı. Öte yandan Sancakbeyleri emrindeki askerlerle beraber Beylerbeyi’nin emrinde savaşa katılabilirdi.
Kapan Emini
Pazarlara gelen ürünlerin fiyatlarının kontrol edilmesi, tartılması, adetli dağıtımın yapılması gibi hususlardan Kapan Emini sorumluydu.
Muhtesip
Üretimin ne ölçüde kaliteli olduğunu denetleyen, Kapan Emini tarafından belirlenen fiyatlara ne derecede riayet edildiğini kontrol eden kişilere de “muhtesip” adı verilmiştir.
Gümrük ve Bac Eminleri
Yaptığı işlerden para kazanan insanlardan (zanaatkarlardan) ve ticari faaliyetlerde bulunan insanlarından vergi alan taşra görevlilerine “Gümrük ve Bac Emini” adı verilmiştir.
Beytülmal Emini
Beytülmal, kamu çıkarlarının koruyucusudur. Beytülmal, bir devletin vergilerle beraber elde ettiği paraları olsa da mahalli bir idarede de Beytülmal’dan söz edilebilirdi.
Kocabaş
Taşrada yaşayan gayrimüslimlerin güvenliğini sağlayan, asayiş işlerine bakan görevlilere “Kocabaş” adı verilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin en önemli özelliklerinden biri de hükmettiği topraklarda belirli bir hiyerarşi kurması olmuştur. Diğer Türk devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti’nde güçlü bir hiyerarşik sistem ve sağlam bir bürokratik düzen vardır. Bu sayede Osmanlı Devleti, uzun yıllar boyunca çok geniş coğrafyalarda hakimiyet kurmayı başarmıştır.
Fakat liyakat Sistemindeki bozulmalar ve meritokrasik düzenin ortadan kalkması gibi durumlar nedeniyle hak eden değil ayrıcalıklı olan göreve gelmiş ve bu da Osmanlı Devleti için kaçınılmaz sonun başlangıcı olmuştur.
İltimas ve adam kayırmaca, gerek askeri alanda gerekse siyasi yapılanma içerisinde kendisini çok bariz bir şekilde belli ederken Osmanlı Devleti, felaketlerle dolu bir yüzyıla, 18. yüzyıla adım atıyordu.