Siyasette Realizm
İlk önce bir savaştan başlayalım: Peloponez Savaşları. Demokrat Atinalılar ile monarşik Spartalılar arasında hemen hemen 30 yıl süren bu savaş, nedenleri, sonuçları ve gelişmeleri açısından oldukça önemli bir savaştır. Öyle ki tarihteki en önemli savaşlardan biri olan Yunan-Pers Savaşları’nda Atinalılar ve Spartalılar, monarşik Perslere karşı aynı safta mücadele etmişlerdi. Peki savaş neden meydana geldi dersiniz? Atinalıların Spartalılara demokrasiyi getirmek istemesi yüzünden mi? Elbette ki hayır. Tarihte neredeyse bu sebepten dolayı hiçbir savaş olmamıştır. Tabi buna ABD’nin Afganistan ve Irak’a müdahalesini de örnek gösterebiliriz. İki şehir devleti arasındaki savaşın çıkış nedeni henüz net değil. Fakat şu bilinen bir gerçek ki savaş, daha çok kaynak ve güç meselesinden çıkmıştı. Savaşı monarşik Spartalılar kazandı. Atina’nın Yunan şehir devletleri üzerindeki etkisi kırıldı. Savaşın çok çetin sürdüğü yıllarda öyle bir olay oldu ki hem savaşın seyrini değiştirdi, hem de günümüz siyasetinde genel kabul görecek bir terimin ortaya çıkmasına sebep oldu: Realizm.
Thukydides’in Peloponez Savaşları Tarihi adlı eserinin en bilinen bölümünde Atinalılar’ın gemiyle bir Sparta kolonisi olan Melos’a giderler ve Melosluların Atina yönetimine boyun eğmesini isterler. Meloslular aslında hiçbir zaman Spartalılar adına savaşmadıklarını söylerler ve bu konuda tarafsız olmayı tercih ettiklerini Atinalılara bildirdiler. Buna karşılık Atinalılar derler ki;
Güçlü olan yapabildiğini yapar, güçsüz olan çekmesi gereken acıyı çeker.
Bunun çok demokratik ve aydınlanmış bir yönünün olmadığını söylemeye gerek yok sanırım. Kaldı ki bize öğretilen ve genelin bildiği şey Atinalıların demokrat ve aydın olduğuydu. Ama yukarıdaki sarı kutucuklu ifade fiilen siyasette realizm denen teorinin ilk açık ifadesidir. Siyasette realizm bugün savunulan öğretilere göre siyasi prensipleri değil siyasi gücü elde tutmaktır. Realistlere göre halklar, toplumlar ve kültürler arası etkileşim, tamamen kimin gücü elinde bulundurduğu ile ilgilidir. Kimin elinde güç varsa o istediğini yapabilir.
Meloslulara ne oldu dersiniz? Atinalılara kibarca savaşa katılmak istemediklerini söyleyen Melosluların bu tavrı üzerine demokrat ve aydınlanmış Atinalılar bütün Meloslu erkekleri kılıçtan geçirdiler, kadın ve çocukları ise köle yaptılar.
Günümüzde realizm özellikle iki ismin görüşleri etrafında şekillenmiştir. İtalyan düşünür Makyavel ve İngiliz filozof Thomas Hobbes. Her ikisi de uluslararası ilişkilerin temeline güç ve anarşiyi koyarlar. Makyavel bu görüşlerini devletin var olmak için her türlü dini, milli ve kültürel ilkeleri göz ardı etmesinin legal olduğunu savunur. Hobbes’un Leviathan’da ise devletlerin var olmadan önce insanların birbirleriyle savaş halinde olduğunu savunur. Bu konu da Thukydides’in görüşleri bu temel teşkil etmektedir.