DüşünceTarih

Batı’nın Doğu Üzerindeki Hegemonyası

Batı’nın kimlik inşasını ve ötekileştirme altyapısından sonra bunu Doğu üzerinde nasıl gerçekleştirdiği konusuna eğilmek gerekir. [1] Oryantalizmi açıklarken bilimsel bir dil kullanmaktan ziyade Oryantalizmi, ‘Batılının kendisini Doğu aynasında görmesi’ olarak açıklayan bazı düşünürler tam olarak bahsedilen ‘kimlik’ inşasının ve ‘hegemonyanın’ Oryantalizm üzerindeki yansımasını dile getirmişlerdir. Yani Batı sadece ‘Doğu’yu anlamak’ gibi basit bir anlamın arkasında değildir. Aksine bu bir merkez kurma, hegomenik üstünlük mücadelesinin bir ürünüdür. Kurmak istediği hegomenik sistemin ana unsurunu ise bilgi ve iktidar ile dışa vurur. [2]

Oryantalizmin başlangıcını birçok araştırmacı farklı ele almakta, bazıları 1312 Viyana Konsülü ’ne dayandırmakta bazıları ise bundan çok daha öncesini işaret etmektedir.[3] Öncesini ele aldığımızda İslamiyet’in ortaya çıkışı ile birlikte Batı’da oluşan ‘yeni dinden kurtulmak’ ve o dine karşı insanları doğru yola iletmek düşünceleri ortaya çıkmıştır. Bunun ardından Haçlı Seferleri ile birlikte ‘Kutsal Toprakları Kurtarma’ düşünceleri de yine Doğu’yu İslam tehdidinden uzaklaştırma olarak okunabilir.[4] Bu dönemde Doğu hakkında üretilen eserlerin de genellikle din adamlarının eseri olduğu da oldukça dikkat çekicidir.[5] Batı’nın Doğu’yu tanımlaması, ‘öteki’ oluşturmasının kökenlerine indiğimizde 1492 (dışlama ve asimilasyon yoluyla Hristiyan kimliği-merkeze alıp bunun etrafında şekillenme düşüncesi) tarihi de önemlidir.[6] 

16. Yüzyılda Doğu ve Batı arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi ile birlikte Doğu’yu gezen misyoner sayısı da artmıştır. Bu durum Doğu hakkında yazılan birçok eserin de artmasını sağlamıştır.[7] Aynı zamanda Avrupa Üniversitelerinde açılan Arapça çalışmaları da yine 16-17. Yüzyıllarda faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu yıllarda Batı ekonomik olarak üstünlük mücadelesine başlamaya, sömürü faaliyetlerinin emellerini atmaya başlar. Batı için artık egzotizm ve despotizm düşünceleri başlamıştır. [8] 18. Yüzyıla gelindiğinde gelişen birçok yeniliğin adından artık Batı’nın ürettiği bilimsel oryantalist çalışımların yerine ideolojik olarak şekillendirilen bir Doğu figürünün ortaya çıktığını görürüz. Batı giderek dinsel ayrışmalarından sıyrılıp doğuyu merak etmeye ve doğu hakkında hesaplar yapmaya başlar. Napolyon’un Mısır Seferi ise Oryantalist düşünürler ve çalışmaları için oldukça dönüm noktasıdır. Napolyon yanında getirdiği birçok bilim insanını iyi bir oryantalist olarak yetiştirmesini sağlayarak Mısır’ın Fransa’nın bir parçası konumuna getirme girişimlerinde bulundu ve bu durum yetişen o Oryantalistlerin oluşturdukları Külliyatlarda da kendini gösterdi.

Bununla birlikte 19. Yüzyıla gelene kadar Batı birçok tercüme faaliyeti, sözlüklerin üretimi, seyahatnameler gibi birçok alanda ürettikleri eserleri Doğunun tanınması için kullanmış ve Doğuyu tahayyül etmek için birçok hayali unsuru da eserlerinin içine yerleştirerek bu alanı doldurmuşlardır. 19. Yüzyıla gelindiğinde artık düşünceler akademik çalışmalardan sıyrılarak bir Doğu üzerinde tahakküm kurmak ve Doğu’ya medeniyet götürmek olarak değişmiştir.  Gerçekleşen Sanayi İnkılabı ve Sömürgecilik faaliyetlerinin Oryantalizmin gelişiminde önemli olduğunun altını çizen düşünürler de vardır. [9] Sömürgecilik faaliyetlerinin de giderek arttığı bu dönemde artık oryantalizm kurumsal bir forma dönüşmüştür.

Aynı zamanda yeni bir ‘doğu imgesinin de oluştuğunu gördüğümüz 19. Yüzyıl,  Batı’nın hegemonya söylemlerinin de artış gösterdiği ve aynı zamanda Batı’nın kendini yeniden tanımladığı ve bu hegomenik söylemlerini oluştururken bir ‘ötekine’ ihtiyaç duyduğu bir yüzyıldır. Batı sömürüsünün Doğu üzerindeki yansımaları gerçekleşirken Batı’nın en önemli faaliyetleri tercüme, doğunun diline hâkim olma, kültürlerini ve medeniyetlerini araştırma, coğrafyalarını bilme gibi birçok alanda kendilerini iyi bir konuma getirmeyi hedeflemek olmuştur. Bu noktada Doğu’yu tamımlarken başvurdukları en önemli dal ise sanat olmuş gerek resim gerek fotoğrafa ve sinema gibi birçok alanda kurgulanan Doğu’nun[10] yansımasını Batının zihninde oluşan bir Doğu imajını oluşturmuşlardır. [11]

Mutlu Binark; ‘’Oryantalizm gücünü yoktan bir şeyi var etmesinden değil, olan bir şeyi olmayana indirgemesinden alır’’ [12] sözüyle de daha iyi anladığımız üzere gerek medya yoluyla gerekse sömürü faaliyetlerinde Batı aslında olmayan ya da oluşmamış bir Doğu üzerinden değil, kendinden daha düşük bir profil çizdiği ve ben merkezli hedeflerini daha iyi gerçekleştireceği bir Doğu üzerinden söylemlerini sürdürmektedir.


[1] Oryantalist kelimesinin karşılığı ise 1683 yılında Doğu ve Yunan Kilisesinin bir üyesi anlamını karşılıyorken 1691’e gelindiğinde Doğu dillerini bilen kişiler için kullanılmaya başlanmıştır. Yücel Bulut, ‘’Oryantalizm’’ TDV İslam Ansiklopedisi, 33, 428.

[2] Serdar Uğurlu, ‘’Oryantalizmin Türk Kültürüne Etkileri’’ (Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, 2005)

[3] Bazı araştırmacılar Miladi 11.  Yüzyılı işaret eder, Rudi Paret ise Kuran’ın ilk Latinceye çevrildiği ve Arapça- Türkçe sözlüğünün çıkarıldığı 12. Yüzyılı Oryantalizmin ilk adımları olarak görür., M. Hamdi Zakzuk, Oryantalizm veya Medeniyet Hesaplaşmasının Arka Planı. (İzmir: Işık Yayınları, 1993), s.10.

[4] Tabi burada Doğu’nun zenginliklerine ulaşmak istemlerini de göz önünde bulundurmak gerekir.  Aynı zamanda saygınlık ve iktidar düşünceleri ile harekete geçen bu seferler bir ‘sömürge seferi’ özelliği de taşımaktadır.

[5] Sacide Nur Akkaya, ‘’Türk Romanında Self-Oryantalizm (1870-1980).’’ (Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2020)

[6] Erkan, ‘’Lacan’da Özenenin..’’, 1492.

 Amerika’nın keşfedildiği yıl olmasından başka, Emevilerin ve Yahudilerin de İspanya’dan kovulduğu tarih olarak da önemlidir. Hilmi Yavuz bunu şu şekilde açıklar; ‘1492 yılı İspanya’nın içsel ötekileri kovduğu ve aynı zamanda da dışardaki ötekileri fark ettiği- keşfettiği ikili bir hareketlenmedir. Bu hareketlenme bütün Amerika’nın Latinleşmesinin önünü açmış, Avrupa doğru yoldan bir Hristiyan kültürüyle bütünleşmiş ve merkezileşme hareketliliği başlamıştır. Hilmi Yavuz, Oryantalizm Üzerine Bir Giriş Denemesi 2, 3,(2002): 59-60. 

[7] Serdar. Küçük, ‘’Oryantalizm ve..’’,  113. 

[8] Akkaya, ‘’Türk Romanında..’’, 26.

[9] Aynı Eser, 20-21.

[10] Batılı ressamların çoğu Doğu’da bizzat şahit oldukları manzaraların bir yansımasını resimlerinde işlemekten ziyada, kurguladıkları tahayyül ettikleri bir Doğu portesi oluşturmuşlardır. Örneğin, Doğu’da modellik yapan kadınları bulamayan ressamların Paris stüdyolarında model olarak Fransız kadınları resmettikleri görülmüştür.

[11] Serdar. Küçük, ‘’Oryantalizm ve’’,  115.

[12] Hilmi Yavuz, ‘’Oryantalizm.. ‘’,  60.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sponsorlu Bağlantılar: R10 Blog - Sorum Var - evden eve nakliyat - Takipçi Satın Al - TikTok beğeni hilesi - vds - Su Kaçağı Tespiti - ilaç rehberi - Gündemvdcasinotokyobetmegapari girişbircasinoparmabet meritkingmadridbet girişmadridbetkingroyalkingroyal giriş https://vorra.net https://www.ding3000.com https://cuberider.com Betnano https://www.snakkmedia.com https://abodehomedecor.com