Kısaca: Şarkiyatçılık (Oryantalizm)
Batı’nın Doğu’yu anlaması, tanıması ve üzerinde tahakküm kurması ile sonuçlanan ‘Oryantalizm-Şarkiyatçılık’ anlayışı 16. Yüzyıldan itibaren adından söz edilir hale gelmiştir. Ortaya çıktığı ilk andan günümüze gelene kadar çeşitli tartışmalara konu olan ve birçok düşünür tarafından oldukça eleştirilen -özellikle Edward Said- Oryantalizm Batı’nın bir öteki ile karşılaşması ve onu tanımaya çalışması ile başlar sonrasında öteki üzerinden kendini inşa etmesiyle devam eder. Bu süreç giderek şekil değiştirir ve Batı ‘ötekinin’ üzerinde tahakküm kurmaya ve söylemeleri ile ‘ötekinin’ her zaman kendine muhtaç ve kendinden alçak olduğu kanısına sahip olur.
Doğu’ya uyguladığı bu görünmez üstünlük psikolojisi ile aslında Doğu’nun da kendine bakarak her zaman ‘kendisini’ Batı’dan aşağıda görmesini ve ona ulaşmak için uğraşmasını ve kendini sürekli kovalaması gerektiği mesajını verir. Yine söz gelimi ‘Doğu’nun geri kalmışlığını’ düzeltmek ve Doğu’nun barbarlığının üzerini örtmek için sürekli olarak onunla iletişim halinde ve her konuda kendine bağımlı olması için faaliyetlerini sürdür.
19. Yüzyıldan günüme değin hızla ilerleyen Batı’nın oryantalist ve onun paralelinde sömürü faaliyetleri karşısından Doğulu bilinç karşıt bir görüş ya da tanımlama yapmakta ya da ‘kendini’ bir başkasına ihtiyaç duymadan tanımlamada oldukça eksik kalır. Elbette bunda Oryantalist ve Sömürü faaliyetlerinin etkisi olduğu kadar bir o kadar da Doğulu bilincin istencinin de etkisi vardır.