Düşünce

Beşiktaş-Üsküdar Vapuru

Beşiktaş-Üsküdar vapuruna binmek, İstanbul’da tezata şahitlik etmek isteyen insanların muhakkak yapması gereken deneyimlerden biridir. İki semt arasındaki muazzam farkı, bu vapurda en fazla 10 dakika içerisinde gözlemlemiş olursunuz. Her 5-10 dakika içinde kalkan vapurların birine atladığınızda sol tarafınıza iki Boğaz köprüsünü, uçuşan martıları ve denizi görmeniz gibi pastoral manzaraları seyretmenin yanı sıra Beşiktaş’tan Üsküdar’a ya da Üsküdar’dan Beşiktaş’a geçişte iki farkı dünyaya, birbirinden ilginç iki aleme geçiş yapmış olur, zamanda bir yolculuğa çıkarsınız. Beşiktaş-Kadıköy vapuruna bindiğinizde iki semt arasındaki pek fazla bir fark göremezsiniz ama Beşiktaş ve Üsküdar iki ayrı renk; beyaz ve siyah gibidir.

Beşiktaş canlı, hareketli, dinamik, genç, hayatın gece geç saatlere kadar sürdüğü bir yer. Oysa Üsküdar biraz daha sakin, hareketsiz, biraz orta yaşlı, hayatın en fazla 12’ye kadar sürdüğü bir semt. Hem, Üsküdar’ın biraz daha manevi bir havası vardır. Bunu vapurdan iner inmez karşınıza çıkan Valide-i Atik Camiinden anlarsınız. Beşiktaş ise nazaran biraz daha maneviyattan uzaktır. Her ne kadar Beşiktaş evliyalar, erenler ya da ünlü devlet adamların defin yeri olsa da Üsküdar hep bir adım daha öndedir Beşiktaş’tan.

Üsküdar, hep yaşlı bir insan kimliğine sahiptir. Sesten gürültüden ve karmaşadan haz almayan münzevi bir müştekidir, aynı zamanda yaşı kemale ermiştir. Beşiktaş, hep gençliğindedir ya da gençliğini son demlerini yaşamak isteyen biridir. İstanbul’un iki zıt kutbu olan bu iki semt arasında gidip gelmek ise kültürler arası bir köprüden geçmek gibi, bir ayağınız Doğu’da diğer ayağınız Batı’da gibidir.

Bu vapur, yalnızca yolcularını bir kıtadan diğer kıtaya taşımakla kalmaz, kültürler arası bir gezintiye çıkarır. Ve elbette ki Tanzimat yazarlarının o can sıkıcı anlatımına hocalarımızın zoraki istekleri sonucu maruz kaldığımızın romanlarını da yine bu konu işgal etmiştir. Örneğin Üsküdar Muallim Naci’dir; Beşiktaş Recaizade Mahmut Ekrem. Ya da Peyami Safa’nın bir ara dizisi çekilen ünlü Fatih-Harbiye romanında olduğu gibi Üsküdar Fatih’tir; Harbiye Beşiktaş. Özünde hep tezatı barındırır. İstanbul şairane değildir şimdi belki ama şairane zamanlarından izler taşır. Bu belki de modern zamanın Beşiktaş-Üsküdar vapurudur. İstanbul’un tezatını iyi anlatmış bir şairimizden şu dizeleri de şuraya koyup, veda edelim;

Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

Necip Fazıl 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.