Eleştiri

Bu Memlekette Çoktandır Önemini Kaybetmiş Kavramlar

Bu memlekette çoktandır önemini kaybetmiş bazı kavramlardan söz etmek istiyorum. Sadece onlar ya da bunlar başımızda olduğu için değil, Türkiye’nin kronik bir sorunu haline gelen birtakım eksiklikler var. Eğer 1. dünya ülkesi değilsek bu, sayacağım birtakım kavramların eksikliğindendir. İnsanlığın bilinen 10.000 yıllık tarihi var. Ve bu 10.000 yıllık tarihte her zaman inişler çıkışlar yaşanmış, devletler yıkılmış, devletler kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti de bu devletlerden biridir. Anlatmak istediğim devletler değil, arkasında bıraktıkları önemlidir. Şimdi Türkiye Cumhuriyetini veya Osmanlı Devleti’ni üç beş şeyin dışında neyle anlatabiliriz? Bizi dünyaya tanıtan nedir? Askeri alandaki başarılar mı yoksa bilime verdiğimiz katkılar mı? Kim, hangi otorite askeri alanda başarılı olan bir milleti dünya mirasına katkı sağlamıştır diye kabul eder? Uzatmadan şu kavramları vereyim: 

Hak

“Hak edenin hakkını baş kaldıranın başını” diyen bir Osmanlı padişahının (II. Abdülhamit) torunları olduğunu iddia eden bir kesimin, işlerine geldiği zaman söylediği; işlerine gelmediği zaman ölü taklidi yaptığı konulardan biri de bu “hak” meselesidir. Hak, bu demek. Ne fazlası ne de eksiği. 

Hukuk 

Hukukun üstünlüğünü, hukukun şeffaflığını, hukukun kamu düzenini sağlayan bir otorite olduğunu kabul eden ve bunu sadece sözde değil özde, pratikte uygulayan devletlerin günümüzde dünyanın “gelişmiş” ülkeleri olduğunu kabul etmek zorundayız. Öyle ya da böyle hukuk, bir ülkenin teminatıdır. Hukuk, sadece mahkeme salonlarında geçerli olan bir kaideler silsilesi değildir. Ne yazık ki günümüzde önemini kaybetmiştir. 

Adalet 

Güçlü olanın yanında değil, haklı olanın yanında olmaktır. Günümüzde değerini kaybetmiştir. Zengin olanın daha zengin; fakir olanın daha fakir olduğu ülkemizde adaletin varlığı da hayli sorgulanabilir. 

Liyakat 

Hak edenin hak ettiği yerde olmasıdır. “Bize yakın” diye mevki vermek değildir. İşi, ehline devretmektir. Cemaate, özel bir güruha, bir aşirete veya aileye kamuda saltanat vermek değildir. 

Saygı 

Sadece bir yerde veya bir zamanda değil, her yerde yapılması gerekendir. Günümüzde galiba en çok bunun eksikliğini çekiyoruz. Her insan aynı düşünmez. Zaten her insan aynı düşünüyor olsaydı tek bir devletimiz, tek bir dilimiz ve tek bir dinimiz olurdu. Ama insanoğlu, milyarlarca farklı düşünceler etrafında farklılaşan bir çizgide ilerlemiştir. Düşüncelerin farklı olması, bir şeyi zorunlu kılar: Saygı. Onun gibi düşünmek zorunda değilsin ama onu o düşüncesi üzerinden yeremezsin. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.