Gündem

Yeni Bir “Ne İstediler de Vermedik” Vakası

Alaattin Çakıcı’nın dün Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yazmış olduğu tehditkar mektubunun ardından akıllarda birtakım soru işaretleri kaldı. Acaba yeni bir “ne istediler de vermedik” vakası yaşanabilir mi? 

24 Haziran akşamında Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzü hayli düşüktü. Bir zafer kazanmış edası yoktu. Her zamanki Erdoğan olsa, o akşam balkondan tüm dünyaya meydan okur, asar keserdi. Ama yok. Bir şeyler eksik kalmış gibiydi. Neydi o eksik? 

Parlementoda 293 milletvekili çıkaran AKP, Meclis’te çoğunluğu sağlamak için 8 milletvekiline daha ihtiyacı var. Bu 8 milletvekili eksikliğini de MHP’den sağlayacak. Oysa AKP, böyle bir senaryoya hiç hazır değildi. Hesaplara göre AKP şöyle düşünmüştü:

• MHP, güç bela barajı geçer. 

• AKP ise tek başında 301 milletvekili çıkarır. 

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. AKP, parlementoda MHP’ye muhtaç kaldı. Öyle ki MHP lideri Devlet Bahçeli “yarın erken seçim olacak” dese olur. Sözü hiç bu kadar kıymete binmemişti. 

Hayatının kumarını oynayan, 40 yıllık ülkücü harekatı riske atan Devlet Bahçeli, bu kumarı kazandı. Hatta bu seçimlerin belki de tek kazananı oldu. 

AKP, ölmüş MHP’yi ve Devlet Bahçeli’yi kendi elleriyle yeniden diriltti. İpler artık Erdoğan’ın değil Bahçeli’nin elinde. Şimdi asıl sorun, devlet yapılanmalarında yeni bir paralel yapının oluşup oluşmayacağı. 

İkinci “Ne İstediler de Vermedik” 

Alaattin Çakıcı’nın söz konusu mektupta sarf ettiği sözleri bu zamana kadar Erdoğan’a söyleyecek bir “babayiğit” çıkmadı. Erdoğan, kolay kolay bu sözleri yiyecek biri değil. Arada “birileri” olmasa, Çakıcı’yı “ininde”, sessiz sedasız bitirebilir. Fakat “birileri” var: Bahçeli. 

Mektupta sayısız kez ülkücü camiadan ve Devlet Bahçeli’den söz eden Çakıcı, belli ki sırtını sağlam bir duvara yaslamış, eşeğini sağlam kazığa bağlamış. Arada Bahçeli ve Türk siyasi tarihine geçen “asrın kıyağı” olmasa bu sözleri sarf edemeyecek Alaattin Çakıcı, aslan kesiliyor ve affını istiyor. 

Seçimden önce de sık sık afta ısrar eden Devlet Bahçeli, başta ülkücü kesim olmak üzere içerideki kendine yakın mahkumların serbest bırakılması istemişti. Seçimleri biteli birkaç gün oldu. Hükümet yarın “af” kararını açıklasa bu apaçık bir “korku, çaresizlik” belirtisi olacak. Başka bir zaman af çıksa da bu AKP’nin geri adımı olarak nitelendirilecek. 

Devletin çeşitli kurumlarına yerleştirilen (ülkücü, milliyetçi, vatanseverleri hariç tutarak) mafya özentisi sahte milliyetçi, rantçılar yeni bir paralel ihanet çetesi oluşturabilir. Süreç, kritik bir hal alıyor. Bu süreçte Bahçeli’nin tavrı, Erdoğan’ın hamleleri oldukça önemli. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.