Sosyoloji

Franz Oppenheimer’ın Devlet Hakkındaki Görüşleri

Franz Oppenheimer çatışma temelli devlet kuramcıları arasında yer almaktadır. Oppenheimer, devletin kökeni ve işleyişi konusunda özgün bir görüşe sahiptir. Geleneksel teorilerin aksine, devletin kökenini şiddet içeren siyasi tahakkümün bir sonucu olarak açıklar. Oppenheimer, devletin kökeninin iki temel süreçten kaynaklandığını savunur. Bunlardan ilki, “toplumsal yaratım” olarak adlandırdığı tarımsal faaliyetlerdir. Tarım, insanların doğal kaynakları kontrol etmek ve üretim yapmak için toprağı işlemesini gerektirir. Bu süreçte insanlar toprak mülkiyeti üzerinde hak iddia eder ve bu da doğal olarak toplumda mülkiyet ve kaynak dağılımı sorunlarına yol açar. Oppenheimer, devletin kökenindeki ikinci sürecin “siyasi yaratım” olduğunu savunmaktadır. Siyasi yaratım, bir grup insanın diğer bir grup üzerindeki hakimiyetini zorla kabul ettirmesiyle gerçekleşir. Oppenheimer bu sürecin şiddet ve zorlama yoluyla gerçekleştiğini savunmaktadır. Bunun sonucunda da bu grup, gücü elinde tutan ve toplumu yöneten bir devlet olarak ortaya çıkar. Öte yandan Oppenheimer, 1907 yılında yayımlanan Devlet adlı kitabında, bir sınıf devleti olarak devletin fetih ve boyun eğdirme dışında başka bir yolla kurulamayacağını savunmuştur.

Oppenheimer devleti bir soygun ve koruma aracı olarak tanımlar. Ona göre devletin temel işlevi, egemenliğini dayattığı bireylerden vergi ve kaynak toplamak, bu kaynakları belirli gruplara dağıtmak ve toplumu dış tehditlere karşı korumaktır. Devlet, vergilendirme ve zorlama yoluyla toplumun kaynaklarına el koymakta ve bu da sosyal adaletsizliğe yol açmaktadır. Oppenheimer, “ekonomik yaratım” olarak adlandırdığı serbest piyasa sürecinin devletin rolünü gereksiz hale getirdiğini savunmaktadır. Ona göre, bireylerin özgürce etkileşimde bulunabildiği bir ekonomik sistem, insanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek kaynakların üretimini ve dağıtımını sağlayabilir. Devlet müdahalesi piyasa sürecinin işleyişini bozar ve sosyal adaletsizliğe yol açar. Oppenheimer’ın görüşleri devletin kökenini şiddet içeren siyasi tahakküm ve kaynak kontrolü olarak açıklamaktadır. Devleti toplumu sömüren ve adaletsizliğe neden olan bir araç olarak eleştirirken, serbest piyasa sürecinin toplumun ekonomik ihtiyaçlarını karşılamada etkili bir mekanizma olduğunu vurgular.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.