Göç: Sosyal Uyum Nedir? ve Neden Gereklidir?
Göç olgusu insanlık tarihinde toplumları ve devletleri birçok açıdan önemli derecede etkilemiştir. Göçün birden fazla boyutu vardır ve gerçekleşme koşullarına göre farklı sonuçlar doğurduğu görülmüştür. Bir kişinin, bir ailenin, bir grubun göç etmesi ve kitlesel bir göçün gerçekleşmesi göç edilen toplumda farklı sonuçlar ortaya çıkarır.
Türkiye, tarihinde göç olgusuyla oldukça karşılaşmış bir ülkedir. Hem göç veren ülke hem de göç alan ülke konumunda bulunmuştur. Son dönemde özellikle son 10 yılda yoğun göç alan bir ülke konumundadır. Türkiye’nin sınır komşusu olan veya yakın coğrafyasında bulunan ülkelerde yaşanan bazı sosyal, siyasi ve ekonomik olaylar Türkiye’nin kitlesel göçe maruz kalmasına neden olmuştur. Göç, Türkiyeli halk ile göçmenler arasında olumlu, olumsuz bazı durumlara sebep olmuştur. Bu durum Türkiye’de göç alanında yapılan akademik çalışmaların, göçmenler ile Türkiyeli yerel halk arasındaki ilişkinin incelenmesi üzerine yoğunlaşması sonucunu doğurmuştur. Bu konuda yapılan çalışmalarda sosyal uyum süreci ön plana çıkmaktadır. Göçmenler ile Türkiyeli yerel halk arasında sosyal uyumun gerekliliği, sosyal uyum sürecinin başarılı olmasını engelleyen şeyler ve devletin sosyal uyum adına çeşitli politikaları bu çalışmalarda incelenen konulardandır.
Türkiye’de göç ile ilgili yapılan çalışmalarda asimilasyon ve entegrasyon kavramları üzerinde durulmuştur. Göç olgusu bağlamında asimilasyon, göçmenlerin göç ettikleri toplumla tamamen kaynaşması ve kendi kültürlerini kaybetmeleridir. Entegrasyon, göçmenlerin belirli bir oranda kendi kültürel varlıklarını koruyarak göç ettikleri toplumun sosyokültürel ortamına uyum sağlamalarıdır (Güler, 2020). Sosyal uyum kavramı, asimilasyon ve entegrasyon kavramlarının ortası olarak yorumlanmaktadır. Sosyal uyum sürecinde her iki grup açısından bakılır ve her iki grup için de yarar sağlanması amaçlanmaktadır. Göçmenlerin ve yerel halkın varlıklarını koruyarak düzen içerisinde yaşamaları istenmektedir.
Türkiye’de göçmen ve yerel halk konumunda bulunan iki grup arasında çeşitli konularda çatışmalar yaşanmaktadır. Türkiye’nin böylesine büyük bir göçe hazır olmaması ve bu alandaki politikaların yetersizliği toplumda karşılaşılan olumsuz durumların artmasına neden olmuştur. Türkiye’nin göç alım tarihinde son dönemdeki en etkili kitlesel göç, 2011 yılında sınır komşusu olan Suriye’de bir iç savaşın patlak vermesiyle Suriye’den aldığı göçtür. Bu dönemde oluşturulan ilk politikalar, göçmenlerin geçici süre kalacağı varsayılarak oluşturulmuştur. Daha sonra göçmenlerin Türki’de kalıcı olma eğilimi göstermeleri toplumda çatışmayı arttırmış ve göçmenlerin kalıcılığına dair sosyal politikaların oluşturulması ihtiyacını doğurmuştur (Gören, 2019). Göçmenlerin Türkiye’de kalıcı olmaları, sosyal uyum kavramının önemini arttırmıştır. Göçmenler ile yerel halk arasında sosyal uyum sürecinin başarıya ulaşması toplumda huzurun ve karşılıklı güvenin hâkim olması demektir. Sosyal uyum kavramı, Her iki grubun da günlük yaşamlarının sekteye uğramaması ve yaşamlarını normal koşullar altında devam ettirmeleri açısından önemlidir.