Ekonomi

İktisata Giriş

Ülkemizde özellikle son yıllarda insanlar tarafından hafife alınan ve dalga geçilen bir alan olan iktisat hakkında bu sitede basit bilgileri sizlere sunmaya çalışacağım. İktisat aslında sanıldığı gibi basit bir bölüm değildir. Tüm insanlık tarihini etkileyen asıl fikir akımlarında her zaman iktisatın payı vardır. Sömürgeimparatorlukları ve kolonilerin kurulması, meşhur Fransız Devrimi yada uzun yıllar boyunca tüm dünyayı yöneten ve yönetmeye devam eden Amerika Birleşik Devletleri hatta günümüzde meşhur bir uluslararası gündem olan Çin-ABD gerginliğinin arkasında dahi ekonomi yatmaktadır. Sizlere şöyle söyleyeyim. Günümüzde büyük devletlerin savaşarak toprak elde etmeye çalışmamasının sebebi savaşın yüksek maliyeti gibi sayısız sebep vardır. Ancak bu durum yine de o devletlerin imparatorluklar kurmasına engel değildir. Daha az maliyetli ama daha etkili imparatorlukları günümüzdeki imparatorluklardır. İktisadi İmparatorluklardır. Ancak bu konu başka bir yazımızın konusudur. Sizlere iktisatın tanımı yaparak konu dışına çıkmıyorum.

Peki iktisat nedir? Ekonomi ile iktisat aynı mıdır? İlk önce bu sorulara cevap vererek bu alanın en azından isim anlamını sizlere öğreterek başlayacağım. İktisat Arapça, ekonomiyse İngilizce bir kelimedir. Anlamları aynıdır yani iktisatla ekonomi arasında herhangi bir fark yoktur. Peki iktisat ne demektir? İktisat insanların sınırsız ihtiyaçlarını kıt kaynaklarla karşılamaktır. Mesela telefon bataryalarında kobalt kullanılmaktadır ve kobalt sınırsız değildir. Herkes telefona ihtiyaç duymaktadır ancak dünyada varolan kobalt miktarı bir noktadan sonra bitecektir. İktisatsa bu kıt kaynağı en verimli şekilde uzun yıllar sürdürmeye çalışır. Tabii basit bir tanımdır bu.

İktisadın tanımı yapmış bulunmaktayız. Aslında sizlere iktisat tarihi, Karl Marx ve düşünsel olarak yaptığı büyük devrim gibi şeylerden bahsetmek istesem de şu an genel ve basit olarak bir iktisat bilgisine sahip olmanız gerektiğini düşünüyorum. Buna da en basitinden arz, talep, denge noktası gibi şeylerden bahsederek başlayacağım.

Arz, bir ürünün piyasa sunulmasıdır. Yani bir fabrikanın ürettiği mal ve hizmetleri piyasa yada pazara sunması/ satışa çıkarmasına denir. Misal vericek olursak Wolkswagen bu sene bir milyon Golf aracını satışa çıkarmasına arz denir. İngilizcesi “supply” kelimesidir.

Gold bars and the earth on a set of brass scales. 3D rendering with raytraced textures and HDRI lighting.

Talepse satışa çıkan ürünleri arzulayan kişi miktarıdır. Aynı örnekten devam edecek olursak şöyle diyebiliriz. Wolkswagen Golf araçlarını dünya üzerinde beş milyon kişi talep edebilir. Buna talep denir. İngilizcesiyse “demand” kelimesidir.

Wolkswagen Golf’ün satışa çıkmasına arz ve bunu almak isteyen kişi miktarıysa talebi oluşturmaktadır. Peki fiyatlar nasıl belirlenmektedir? Arz olunan ürün miktarıyla talep miktarının buluştuğu yere piyasa denir. Burada arz ve talep bir noktada kesişir. Bu nokta hem müşterilerin bir kısmının satın almayı kabul ettiği fiyatken şirketin de satış için kabul ettiği miktardır. Yani ürünün fiyatı belirlenmiştir. Mesela Golf için kırk bin euro arz ile talebin kesiştiği noktadır. Buna denge noktası denir.

Tabii iktisat içerisinde sözel konular barındırdığı kadar sayısal konuları da barındıran ve çok uzun süren uğraşlar sonucu ayakta durmuş bence yaşadığımız bu dünyanın temeli olan muhteşem bir bilimdir. Doğal olarak arz ve talep arasında da bir ilişki ve bir denklem vardır. Eğer bir ürünün arzı yani satışa sunulan miktarı artarsa o zaman fiyatı düşerken arzı azalırsa o zaman fiyatı artar. Ancak unutulmaması gereken nokta şudur. Bahsettiğim bu bilgiler basit bilgilerdir. Yoksa mesela Veblen Etkisi’ne bakarsak arz ve talep arasındaki farklı bir ilişkiyi görmüş oluruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.