İslami Feminizm Üzerine Birkaç Not
İslam ve Feminizm.
Müslüman Feminist
İslami Feminizm
Yan yana koyulması herkesi memnun etmese de feminist anlayış, İslami yaşayışı benimseyen kadınlar içerisinde yükselişini sürdürüyor.
Bu alanda yapılan çalışmaların genişlemesi de alana olan ilgiyi arttırıyor.
1990ların başında İran’ın başını çektiği bu hareket Türkiye’de de karşılık bulmuş durumda.
Eğitimli Müslüman kadınların geleneksel İslami diskurları kabul etmemeleri ve bu doğrultuda tekrar yorumlanması gerektiğini savunmaları yeni bir gidişatın da önünü açmıştır. Artık İslami bir yaşayış benimseyen feminist figürlerin bir noktada farklı bir alan geliştirmeleri ihtimal dahiline girmiştir. Türkiye’de bu alanda ilk araştırmaları ortaya koyan Nilüfer Göle’nin Modern Mahrem kitabıyla birlikte İslami bir çizgide ilerleyen modern Müslüman feminist görüntünün gelişmesinin de önünü açmıştır. Aynı zamanda Hidayet Şefkatli Tuksal, Yeşim Arat ve Feride Acar da bu alanda çalışmalar yürüten Türk yazarlardır.
İran’da ‘Zanan’ adında bir dergide ilk kez kullanılan ‘İslami Feminizm’ ifadesi, dünya kadınları tarafından da benimsenen bir kavrama dönüşmüştür. Tefsirlerin yeniden gözden geçirilip yorumlanmasını savunan bu düşünce İslam tarihinin de feminist ve kadın bakış açısıyla düzenlenmesini savunmaktadır. İslami feminizm kendi içerisinde üç ana başlık etrafında toplanmaktadır.
İlk olarak geleneksel reformistler genel olarak Kur’an’ın kadın ve erkeği ruhani bir boyutta eşit yarattığı fakat biyolojik olarak farklılıklar gösterdiğini ve bununla birlikte eşit olmadıkları fakat ‘denk’ bir düzlemde hak ve görevlere sahip olduğu üzerinde durulmaktadır.
İranlı Feminist yazar (İslami Feminizm savunucusu) Cemile Kadivar bu noktada oldukça önemli bir örnek olarak kendini göstermektedir. Örneğin Kur’an’daki ayetleri değerlendirirken erkek tekeliyle düşünülmemesi gerektiğini savunarak bu doğrultuda ayetlerin doğru bir okumasının yapılmasının altını çizmektedir. Aynı zamanda geleneksel reformistler dini kaynaklara oldukça fazla değer vermektedir.
Radikal reformistler olarak değerlendirilen ikinci grup İslami feministler ise kadınların dini yaşayış içerisinde görev tanımlamalarını değiştirmeye yönelik çalışmalar yürütmekte yeniden içtihada gidilmesini ve revize edilmesi gerektiğini savunarak geleneksel reformistlere göre daha keskin bir tavır içindedirler.
Son olarak liberal reformist anlayışı benimseyen kesim, tam olarak dini gereklilikleri benimsemeyen ama Müslüman kadınlar arasında yer alan, Kuran ve Sünnete bağlı olmakla birlikte İslami içtihat gerektirmeyen, hukuki talimatlardan bağımsız öznel olarak gelişen bir felsefi, ahlaki prensip olarak görmektedir.
Bu ayrılıkların yanında İslami Feminizm Kur’an’ın argüman olarak kadın ve erkeğin -tüm insanların- temelde eşit olduğunu vurgulamaktadırlar. Bu bağlamda eşitsizliği savunan düşünceler Kur’an’a dayandırılmaktan ziyade ataerkil ve geleneksel düşüncelere dayanmaktadır.
Örneğin;
‘‘Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden de birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının.” (Nisa 4/1)
Ayetinden hareketle kadın ve erkeğin öz olarak yaratılışta eşit olduğunu kabul ederek ve biri bir diğerine tercih edilmemiştir. Bu ayete göre Allah, kadın ve erkeği aynı nefisten yaratmış ondan da eşini var etmiştir. Burada İslami feministlerin dikkat ettikleri nokta eşlerden kastın kadına yönelik bir yaradılış değil, her iki cinsin de eşini kastettiği vurgulamaktadır. Ve böylelikle bu durum İslam’da kabul görünen kaburga kemiğinden yaratılma hikayesinin bir reddi olarak sunulmaktadır.
Bununla birlikte kadınların sosyal yaşantının her yerinde olabileceği, radikal bir İslami yaşantıyı savunanların aksine kadınların toplu ibadetlere öncülük edebilecekleri, yargıçlık ya da müftülük yapacaklarının altını çizerek, kabul görülmüş gerçekleri reddetmektedirler. Geleneksel İslami diskurların kadınlar için oluşturmuş olduğu bu düzene karşı çıkan İslami feministler, Müslüman kadınların da özgürce yaşayabilmesi için gerekli şartların oluşturulmasını savunmaktadırlar.
Fakat bu durumla birlikte kadınlar başörtüsünden kurtularak modernliğe ulaşacağını savunan görüşler ile feminizmi reddeden radikal İslami boyuttaki geleneksel söylemler arasında sıkışmış haldedirler.
Bu yazıda Zahra Ali’nin İslami Feminizmler kitabından yararlanılmıştır.