Deyimler ve Atasözleri

Kaş Yapayım Derken Göz Çıkarmak Ne Demek?

Kaş yapayım derken göz çıkarmak ne demek? Kaş yapayım derken göz çıkarmak deyiminin anlamı nedir? Daha önceki yazılarımızda gündelik hayatta sıkça kullanılan çeşitli deyim ve atasözlerinden söz etmiştik. Bu yazımızda ise kısaca “kaş yapayım derken göz çıkarmak” deyiminden söz edeceğiz.

Kaş Yapayım Derken Göz Çıkarmak Ne Demek?

Kişinin uğraştığı bir işi eline yüzüne bulaştırması, işi berbat etmesi, ufak bir işi karmakarışık bir hale getirmesi anlamına gelir. Genellikle basit bir işi dolambaçlı yollardan yapmaya kalkışan ve bunu başaramayan kişiler için kullanılır.

Ayrıca deyimde abartma anlamı da vardır. Bu bakımdan “eşeğe cilve yap demişler çifte atmış” ya da “deveye naz yap demişler tutmuş çadırı yıkmış” sözleriyle aynı anlamdadır.

Gündelik hayatta bu deyimin karşılığı olan kişiler, kendilerine verilen en ufak işleri ya beceriksizliklerinden ya da aceleci davranmalarından dolayı ellerine yüzlerine bulaştırır ve verilen işi zamanında ve doğru bir şekilde yapamazlar. En basit işlerde bile bu özellikleri ön plana çıkar. İşin kötüsü, kendilerine verilen işleri daha da karmaşık ve berbat bir hale çevirmeleridir.

Deyimin Hikayesi

Masumane işlenmiş bazı hatalar vardır; hani birisine iyilik yapayım derken zararı dokunmak, iltifat edeyim derken karşısındakini gülünç duruma sokmak, saygı göstereyim derken aşağılamak gibi. Tamamen iyi niyete bağlı bu tür hatalar için dilimizde “kaşyaparken göz çıkarmak” denir.

Resmî tatilin cuma günleri yapıldığı eski toplumumuzda, düğünler de bu güne rast getirilir ve perşembe akşamından da gelin hanım süslenirmiş. Kuaförlerin, güzellik salonlarının, moda evlerinin bulunmadığı o zamanlarda gelini süsleyen hanımlara meşşata, kalemkâr veya yüz yazıcı, bu faaliyete de koltuk merasimi denilmiştir. Koltuk merasiminin hanımlara has eğlenceleri olur ve bir tür kına gecesi gibi çalınıp oynanılır, gülünüp eğlenilir imiş.

Böyle bir koltuk merasiminde kalemkâr kadın, konağın sofasında eğlenen davetliler arasında gelini oturtmuş dizinin dibine ve başlamış sanatını icra etmeye. Saçlar, dudaklar, yanaklar, derkensıra yüz yazmanın en nazik yerine, yani kaşlara gelmiş. Kalemkâr önce cımbızla fazla tüyleri almış, kaşı boyayıp inceltmiş ve özel kalemiyle şekil vermeye başlamış. Olacak bu ya, tam o sırada, ortada oynamakta olan yengelerden birinin ayağı kaymış. Kadıncık yere yuvarlanmayayım derken kalemkârın dirseğine indirmiş tekmeyi. Elindeki sert uçlu kalem de gelin hanımın gözüne bir ok gibi saplanmış. Feryatlar, bağırış-çığırışlar ile düğün evi birden karışıvermiş. Acele hekim çağrıldıysa da nafile, gelin hanım ömrünün geri kalanını bir gözü kör yaşamış.

O günden sonra kalemkâr, bir daha hiçbir gelin yüzü yazmaya çağrılmamış. Hatta adı anıldıkça, “Ha! Kaş yaparken göz çıkaran kadın mı?!.” diye de şöhret bulmuş.

İskender Pala
İki Dirhem Bir Çekirdek, İskender Pala

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.