AraştırmaOsmanlı Tarihi

Kısaca Mısır Sorunu

19. Yüzyıl ve sonrasındaki dönemde Osmanlı Devleti’nde ekonomik, siyasal ve etnik olarak karışıklıklar giderek artmaya başlamıştır. Fransız İhtilali sonrasında oluşan milliyetçilik akımlarının bağımsızlığını kazanmak isteyen milletler üzerinde ayrılıkçı hareketlere sebebiyet vermesi, bu düşünce hareketinin orta vadede imparatorlukların çöküşüne zemin hazırlaması, Yeniçeri Ocağı’nın 1826 yılında lağvedilmesi ve yeni kurulan ordunun (Asakir-i Mansure-i Muhammediye) tecrübeden yoksun oluşu, 1827 yılında yaşanan Navarin Faciası sonrasında Osmanlı’nın donanma gücünden mahrum kalması gibi çeşitli olaylar göz önünde bulundurulduğunda Osmanlı Devleti, 1829–1830 yıllarına geldiğinde ordu ve donanma asayiş ve temininden yoksundu. Öyle ki Osmanlı bu yıkımlar karşısında kendi başına karar alabilecek ve bu kararı uygulayacak gücü bulamamış, başka ülkelerden destek almıştır. Osmanlı’yı bu bağlamda güçsüz kılan, etkileyen önemli sorunlardan biri de Mısır Meselesi olmuştur. Mısır, stratejik konumu itibari ile Osmanlı ve dünya ekonomisi için en önde gelen bölgelerden biriydi. Verimli toprakları, ticaret zenginliği ile ön plana gelen bu bölge, siyasi iç karışıklıkları ile de sıkça sorun yaşanan bölgelerden biriydi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın bu bölgeye vali olarak atanması ile bazı karışıklıklar son bulmuş, asayiş ve otorite sağlanmış olsa da onunla birlikte gelen daha büyük sorunlar da göz ardı edilemezdi. Mısır gelirlerinin
yükselmesi ile kendisine Avrupai tarzda bir ordu oluşturan Kavalalı giderek güçlenmiş, kendinden yardım talep edilecek seviyeye gelmiştir.

Osmanlı, 1821 yılında çıkan Rum İsyanında (Mora Ayaklanması) Kavalalı’dan yardım istemiş ve Kavalalı da isyanı bastırması karşılığında Girit ve Mora Valiliklerini istemiştir. Fakat isteğinin yerine getirilmemesi üzerine Kavalalı, Kütahya’da Osmanlı askerlerini yenilgiye uğratmıştır. Kavalalı’nın bu zaferinden sonra, barış hareketleri hızlanmış bunun birinci aşaması, 1831’de başlayan ayaklanmanın 1833’de Rusların arabuluculuğunda imzalanan Kütahya Anlaşması ile son bulması olmuştur. Bu anlaşma ile vergilerini vermek koşuluyla Mısır, Suriye, Cide ve Adana’nın Kavalalı’ya kalma kararı alınmıştır.13 Yumuşama dönemine giren Osmanlı
Mısır ilişkileri, 1839’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın tamamen bağımsızlığını ilan etmesi ve yeniden mücadeleye girişmesinin ardından gerçekleşen Nizip Savaşı ile kesintiye uğramış ve Osmanlı Devleti ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Sonrasında ise Mısır meselesini halletmek için Fransa’nın dahil olmadığı İngiltere liderliğindeki diğer ülkeler ile (Rusya, Avusturya, Prusya) Londra Anlaşması imzalanarak sorun halledilmeye çalışıldı. Fransa’nın desteğine güvenerek anlaşma maddelerini kabul etmeyen Kavalalı, yeniden savaşa başlamış fakat bu kez Osmanlı’nın başarısı buna izin vermemiştir. Kavalalı artık 1841’e gelindiğinde Abdulmecid’in
’’Mısır Valiliği İmtiyaz Fermanı’’nı kabul etmek zorunda kalmış ve Mısır sorununa kesin bir çözüm getirilmiştir. Görüldüğü üzere Osmanlı’nın Mısır Meselesi ile ilk baştan beri tek başına uğraşacak gücü yoktu.

Avrupa ise 1830 devrimlerini atlatmış olduklarının rahatlığı ile yönlerini doğuya yönetmiş, Mısır Sorununa yakından dahil olmuşlardır. Fransa bu tabloda Mehmet Ali Paşa taraftarı olarak, boğazlarda daha güçlü ve kendi uydusu olacak konumda yeni bir devlet oluşturulmasını istiyor ve bu sayede Rusya’nın yolunu kesmeyi hedefliyordu. İngilizler ise bu tablo içerisinde Osmanlı’nın yanında olmayı daha iyi görüyorlar çünkü Osmanlı toprak bütünlüğü sağlandığı taktirde Rusya’nın güneye doğru ilerlemesinin de önüne geçmiş oluyorlardı. Rusya ise Osmanlı Devleti’nin yardım çağrısına olumlu bir yanıt vermiştir. Rusya’nın buradaki amacı ise Osmanlı üzerinde yürüttüğü himaye politikasıdır. Yine Rusya ve Osmanlı arasında imzalanan Hünkar İskelesi Anlaşması ile Osmanlı, oluşturmak istediği dış politika için müttefik bulmuş olsa da Ruslara vermiş olduğu imtiyazlar sayesinde edinmiş oldukları söz sahipliği, diğer ülkeler tarafından olumsuz karşılanmış, boğazlar bu tarihten itibaren uluslararası bir boyuta evrilmiş ve sorun teşkil etmeye başlamıştır. Yine İngiltere ile 1838’de imzalanan Balta Limanı Anlaşması ile İngilizlere verilen imtiyazlar, tüccarların edinmiş olduğu ayrıcalıklar ve deniz ticaret üstünlüğü Osmanlı ekonomisini giderek kötüye götürmüştür. Fiili anlamda ekonomisinin çökmesine sebebiyet vermiştir.

Görüldüğü üzere Mısır Meselesinde Osmanlı Devleti, yapmış olduğu anlaşmalar ve attığı adımlar itibari ile tek başına karar alma yetkisine sahip değildir. Bunun yanı sıra verdiği kararlarda çeşitli ülkelere imtiyazlar vermiş ve bu imtiyazlar giderek çöküşünü hızlandırmıştır. Fransa, İngiltere ve Rusya’nın siyasi ve ekonomik çıkarları da Mısır Meselesine dahil olmalarına sebep olmuş, bu sorun ile yakından ilgilenerek Osmanlı üzerindeki söz sahipliğini giderek arttırmışlardır. Örneğin Rusya ile imzalanan Hünkâr İskelesi anlaşması sonucunda Rusların boğazlarda söz sahibi olması ve güneye yaklaşmaları İngiltere ve Fransa’nın tepkisine yol açmış, Osmanlıyı aciz bir konumda gören İngiltere pastadan payını alma düşüncesiyle kendine de bu imtiyazların verilmesini istemiştir. Bütün bu olaylar ise Mısır Meselesinin uluslararası bir sorun oluşturmasına yol açmıştır.

Kaynak

  • Özcan Mert, Ayan, TDV İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ayan , (ErişimTarihi: 15 Kasım
    2020)
  • Dr. Murat Keha, Mehmet Ali Paşa İsyanı Sırasında Mısır’ın Ekonomik Durumuyla İlgilı̇ Sultan Abdülmecid’e
    Sunulan Bir Layiha, Doğu Esintileri, s.7, 2017.
  • Toktamış Ateş, Siyasal Tarih, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2018.
  • Edt: Tufan Gündüz, Osmanlı Tarihi El Kitabı, Grafiker Yayınları, 6. Baskı, Ankara 2017.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.