Tarih

Kıta Sahanlığı Sorunu Nedir? Sorunda Hangi Taraf Haklı?

Yumuşama döneminde Türkiye’nin Ege sorunları, Kıbrıs ve Arap-İsrail Savaşları ve ASALA Terör Örgütü’nün yanı sıra uluslararası arenada politik duruşunu belirleyen bir diğer önemli sorun ise Kıta Sahanlığı Sorunu’dur. Kıta Sahanlığı sorununun başlangıcı nedir? Süreç nasıl işledi? Kıta Sahanlığı Sorununda hangi taraf haklı?

Kıta Sahanlığı Sorununun Başlangıcı

Yunanistan 1961’den itibaren şirketlere Ege Denizi’nin kuzey ve batı kıyılarında petrol arama ruhsatı vermiştir. 1970 başlarında arama ruhsat alanını Doğu Ege’yi kapsayacak şekilde genişletmiştir. Böylece Yunanistan, Ege Denizi’nde Türkiye ile deniz sınırlarını kendisine göre belirlemeye çalışması iki ülke arasında anlaşmazlığa sebep olmuştur. Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki bu faaliyetleri üzerine Türkiye de 1973’te Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı‘na, Ege Denizi’nin açık deniz sularında ve kendi kıta sahanlığında petrol arama ruhsatı vermiştir. Yunanistan’ın bu duruma itirazı sonucunda iki ülke arasında, uzun yıllar sürecek ve çözüme kapanmayacak ”Kıta Sahanlığı Sorunu” ortaya çıkmıştır.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştirilmesi, iki ülke ilişkilerini daha da gergin hale getirmiştir. 1975’te yapılan ikili görüşmelerde anlaşmazlığın Uluslararası Adalet Divanı’nda görüşülmesi konusunda prensip anlaşmasına varılmıştır. Ancak hem Türk hem de Yunan hukukçularının yaptığı toplantıdan sonuç alınamamıştır.

1976’da Türkiye’nin Sismik-I adlı araştırma gemisi ile Ege Denizi’nde bir araştırma yapması üzerine Yunanistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Lahey Uluslararası Adalet Divanı‘na başvurmuştur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sorunun ikili müzakereler yoluyla çözümlenmesi kararı almıştır. Uluslararası Adalet Divanı ise Yunanistan’ın ‘Ege’nin uluslararası sularında Türkiye’nin petrol arama girişimlerinin durdurulması isteğini’ reddetmiştir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ve Uluslararası Adalet Divanı kararlarından sonra iki ülke temsilcileri Bern’de bir araya gelmiştir. İsviçre’de yapılan görüşmeler neticesinde imzalanan Bern Deklarasyonu ile söz konusu taraflar Ege Denizi’nde kıta sahanlığı  konusu çerçevesinde hiçbir faaliyette bulunmamayı kabul etmiştir.

Hangi Taraf Haklı?

Kıta Sahanlığı Sorunu, her iki ülke için de önemli bir mesele. Peki tarafların Kıta Sahanlığı Sorunu hakkındaki yaklaşımları nedir. Bu konuda;

Kara Suları Konusunda Türk Tezi

  1. Kara sularının genişliği konusunda geçerli genel, tekdüze bir kural yoktur ve olamaz. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde 12 millik kara suları genişliği, azami olarak kabul edilmiştir ve her duruma otomatik olarak uygulanamaz.
  2. Kara suları genişliği belirlenirken denizlerin coğrafi özelliklerinin dikkate alınması gerekmektedir.
  3. Türkiye, 1976 yılında Yunanistan’ın almış olduğu kara sularını 6 milin üzerine çıkarması kararını hiçbir zaman kabul etmeyeceğini, böyle bir şeyin söz konusu olamayacığını ve böyle bir uygulamanın savaş nedeni olacağını açıkladı.

Kara Sularının 12 Mile Çıkarılması ve Kara Suları Konusunda Yunan Tezi 

  1. Kara sularının genişliğinin 12 mil olabileceği kuralı Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 3. maddesinde kabul edilmiş ve imzacı devletler tarafından uygulanmış, yapıla geliş (örf-adet) niteliği kazanmıştır. Dolayısıyla bir uluslararası hukuk kuralı olmuştur.
  2. Yunan Adaları ve ana karası ülkesel (teritoryal) bir bütünlük oluşturmaktadır. Ülkesel bütünlük ilkesine uygun olarak, herhangi bir kural dışılık oluşturmayan Ege’deki Yunan adalarının kara suları için de 12 mil kuralı geçerlidir.
  3. Kara sularını saptamak kıyı devletinin egemenlik yetkisindendir.

Not: Atatürk döneminde Karasuları önce 3, sonra da 6 mil olarak karşılıklı ilişkilerle belirlenmiştir. Yunanistan’ın bunu 12 mile çıkarmak istemesi ise bugün de sorunun devam etmesine yol açmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.