Edebiyat

Lacivert Şiirli Yalnızlıklar: Vakit Daralıyor

Vakit daralıyor, günden güne. Her geçen gün ömrümüzden, ömür denilen paydan biraz daha eksiliyor bir şeyler. Eksilmeden zaman, içimizdeki boşlukları doldurmanın da vakti daralıyor. Vakit ne yaparsak yapalım biraz daha daralmaya devam ediyor. Örneğin öğrencilik yıllarının en heyecanlı zamanlarında olalım ya da yetişkin zamanlarımızın en doygun günlerinde veya ihtiyarlığımızın en çekilmez saatlerinde olalım vakit yine daralmaya devam ediyor. Tüm itiraf edilememişlikler geride kalıyor, tüm yaşanmışlıklar hüzünlü bir veda ile ayrılıyor aramızdan ve biz tüm onlara karşı yalnızca ellerimizi arabanın arka penceresinden umutsuz bir yürek gibi sallayan çocuk oluyurduk. Üzülüyor ve elimizden hiçbir şey gelmiyordu.

Vaktin daralması en çok elimizden bir şey gelmediği anlarda canımızı sıkıyor, elimizi kolumuzu bağlıyor. Mesela itiraf etmekte zorlandığımız sevgililer için de kendimize sakladığımız sırlarımız için de vakit her geçen gün biraz daha daralıyor, daralıyor ve bir hiç olana kadar devam ediyor bu alışkanlığı.

Oysa vakit, saklanacak bir şey olmak için ne kadar da kısıtlı bir olguydu bizim için. Ne kadar önemli sırlarımız ve içimizde belki bir ömür süren, bir türlü söylemek istemediğimiz şeyler olabilirdi ki hayatta? İnsan en çok da korktuğu için göz ardı ediyor vakti. Bırakıyor zaman geçsin ve belki geçen zaman unuttururdu tüm içinde biriktirdiklerini. Ama unutturmuyordu her zaman geçen günler.

Ben en çok itiraf edemediklerim için üzüldüm bu hayatta. Bazen ‘ne olacak söyle gitsin’ dediğim anlarda bazı şeylerin beni frenlediğini hissettim o sıra. Kendimle yüzleşmekten korkmuştum; kendiyle yüzleşmekten korkan bir insanın başka insanlardan ve özellikle sevgi beslediği birilerinden istemediği cevapları işittiğinde, gördüğünde ne kadar küçülebileceğini sanıyorum hissediyorsunuzdur. Herkesin içinde buna benzer duyguları bulunur. Cesaretli olma telkinlerini birkaç bin kez işitmiş bulundum. Açıkçası bir halta yaradığı yoktu. Ve bu telkinler kendi kendinizle baş başa kaldığınızda suya düşüyordu birer birer; kaset yine başa, en başa sarıyordu ve o sıra vakit yine daralmaya devam ediyordu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.