Edebiyat

Sokakta Hayat Var

Bugün herzaman yazdığımın dışında bir yazı ile geldim karşınıza. Günlük hayatın debdebesinde beni bir hayli etkileyen bir olayı sizinle paylaşmaya karar verdim. Çünkü ne kadar dünya hayatına tamah etsekte kalbimizin kırıntıları bizi bir süre o hengâmeden çekip çıkarıyor bazen. Metropollerden, izdihamdan, artik insan kalbinin sesini duymakta bir hâyli zorlanıyor.
Size Ali’yi anlatacağım bugün. Benim 8 yaşında ama sorumluluğundan olsa gerek omuzları dahi çökmüş olan Ali’mi anlatacağım.
Her zaman yaptığım gibi yine akşam 18.00 gibi kulaklığımı takmış yürüyüşe çıkmıştım.
Meğer bugün olaylar biraz farklı gelişecekmiş. Yarım saat kadar yürümüştüm, hava Nisan ayının değişkenliği sebebiyle biraz soğumuştu.
Tranvay yoluna çıkan köşeyi döndüğümde
Bir çocuğun su satmak için arabaların arasına atladığını gördüm. Yüzünü döndüğünde ise onun Kuran Kursu’nda ki öğrencim Ali olduğunu farkettim. Önce beni görmesini istemedim mahcup olabilirdi fakat sonra ona bir selâm vermenin onu mutlu edebileceğini düşündüm.
Ali ile Kuran Kursu’nda bayağı
Bir öğrenme mücadelemiz olmuştu kabul.
Ders boyunca Ali dur, Ali yapma,
Ali otur diye defaatle ikaz etmiştim kabul.
Ama bugün onu orda görünce
Bilirsiniz işte. İnsanın içinde garip ve soğuk bir his.
Neyse içim biraz buruk gittim yanına;
-Ali naber ya napıyorsun ? Dedim.
-Öğretmenim su satıyorum. Dedi. Hafif bir tebessümle.
-Ali nasıl susamıştım ver bakayım bana ordan bir şişe su. dedim.
Ali’den suyu aldım ücretini verdikten sonra bu tatilde yine Kuran Kursu’na geleceğinin sözünü almış yürüyordum ki birden durdum.
1 dk ya dedim, bu çocuğun elinde
satması gereken tam 24 şişe su var.
Bu şekilde aldığım bir şişenin
çokta bir ehemmiyeti yok. Üstelik hava da soğuk ve akşam ezanı saati yaklaşıyor.
Döndüm arkamı “Ali,Aliii” diye bağırdım,
Ali beni duyunca olduğu yerde kaldı
“Efendim Öğretmenim” diye cevap verdi.
Koştum gittim yanına.
-Ver bakalım bana ordan bikaç şişe hazır kırmızı ışık yanmışken.deyince Ali afalladı tabi.
“Hadi hadi çabuk bak sen arka tarafa geç ben önden başlıyorum” dedim.
Ali’nin kömür karası gözleri parladı, güneş misali.
Velhasıl, Ali ile beraber 1 saatte 24 şişe suyu sattık.
İnsanlar benim su sattığımı görünce garipseyen gözlerle baktılar önce
“Abi çocuklar satıyor onlara yardım ediyorum.” deyince herkes 3-5 attı birşeyler.
Allah bereket versin.
Bir saatin sonunda Ali ile birer simit aldık. Oturduk kaldırıma esnaf misali yedik beraber.
Ali ailesiyle beraber Suriye’den geldi.
Yaftaladığınız gibi oturduğu yerden devlet elinin uzanmasını beklemiyor.
Daha 8 yaşında o temiz kalbiyle
eve ekmek götürmenin derdine düşmüş.
Velhasıl, merhameti bırakmayın elinizden.
Nice Aliler var köşe başlarında bilirsiniz.
Hem kendinizi hem onları mutlu etmek
Hiç zor değil, inanın.
Samimiyet ve merhametiniz olsun kâfi.
Bide su satacak kadar sesiniz çıkmalı elbet.

Kalın selâmetle.

suhedaseyhan

Müderrise ? Çiçektim kırdın, bahçen bahar görmesin ?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.