Gündem

Yerli ve Milli Söylemlerinin Değersizleştirilmesi

Şüphesiz yerli ve milli kaynakların abartıldığı kanaatindeyim. Ülkemiz her ne kadar zengin yer altı kaynaklarına sahip olsa da özellikle son zamanlarda bu yerli ve milli kaynakların herkesin ağzında sakız olması sebebiyle içinin boşaltıldığı görüşünde olduğumu da ayrıca belirtmek istiyorum. Yerli ve milli olmak, bir devletin şüphesiz isteyeceği bir şey. Dışa bağımlı olmadan devletin gelir giderlerini kontrol altında, hatta iyi denilebilecek seviyelerde tutmak her ne açıdan değerlendirilirse değerlendirilsin iyidir.

Gelelim tamamen yerli ve milli kaynakların ismen kullanımının iyice suyunu çıkaran kitleye. Arkadaşlar, ülkemizde adımımızı attığımız yerden petrol çıkmıyor, iyi ki de çıkmıyor, her yerimiz borla kaplı da değil, bazı madenler her köyde de çıkmıyor ne yazık ki. Hele Haliç’in ortasında saklı bir maden ve bu madende tüm dünyanın gözü olduğu da yok. Yani anlayacağınız, biz bazı maddelerde dışa bağımlı bir ülkeyiz. Ülkemizde yeteri kadar rezervi olan fakat ithal edilen ürünlere her vatandaş gibi ben de karşıyım. Fakat bazen bana öyle geliyor ki her şeyimizle kendi yağımızla kavrulalım, hiç dışarı ile ilişkimiz olmasın kafası, ütopyaya evrilmiş. Ambargo zamanı Türkiye’yi açın bir gazetelerden okuyun. Allah aşkına şu an ülkenin kapalı bir ekonomik sistemi kaldıracak gücü mü var? Gerçekleri ortaya koyup değerlendirelim.

Örneğin motorun şurasını neden buradan alıyoruz? Neden çünkü onu üretemiyoruz. Bu kadar basit. Bir savaş uçağı yazılımı üretemiyoruz. Gerçekten bu yazılımı üretecek beyin mi ülkede yok ya da bazı çevrelerin ağızlarından düşmediği, olmasa tartışma programlarında ne yapacaklarını çok merak ettiğim bir ”üst akıl” meselesi mi var?  Bunu biz ömrümüzün sonuna kadar muhtemelen bilemeyeceğiz. Ama öyle her şeye de ahkam kesmeye hiç mi hiç lüzum yok. Bir kere kabullenmek gerekir. Biz zeki ama çalışmayan bir ülke de değiliz. Evet, doğru yerde, iyi yerdeyiz. Ama bu iyi yerde oluşumuz, bizim iyi çalışmamıza kolaylık sağlamamış, bilakis bizi tembelleştirmiştir. Sanki petrol ihraç eden ülkeler gibi, muazzam bir rahatlığın içerisindeyiz.

Her şeyden milli olmaz. Bazı şeylerin millisi hiç olmaz. Devşirme millidir ama gereksiz bir şey yüceltilerek milli olamaz. Spor bir milliliktir ama asfaltı çok iyi dökebilmek veya yol yapmak bir millilik değildir. İcatlar millidir, başarılar millidir ama taklitler asla milli değildir.

Melih Altınok’un geçtiğimiz günlerde köşesine taşıdığı şu ifadeler konuyu akılda soru işaretleri kalmayacak şekilde açıklığa kavuşturuyor.

“Kangaldan polis köpeği olur mu? Olmaz! Çünkü bu işin, uygulamayı savunan yetiştiricilerin söylediği gibi ‘yerlilikle ve millilikle’ bir alakası yok. Ayrıca köpekler için de önemli olan irilik ve güçten ziyade işlevi. Kurt köpeklerinin tüm dünyada polis tarafından kullanılmasının nedeni de bu işe en uygun tür olmaları. Çünkü zekâsı ve yetenekleri farklı olan köpeklerin her biri başka bir işlevselliğe sahip. Sanırım yerli ve milli kavramının suyunu çıkartmaya, içini boşaltmaya başladık.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.