İnceleme

Diriliş Neslinin Amentüsü Kitap: Analiz- Eleştiri

1976 yılında ilk baskını yapan Diriliş Neslinin Amentüsü 84. Baskısını da yapmış bulunmakta. Karakoç’un üslubu ve metinleriyle ilk kez karşılaşacak olanlar için iyi bir başlangıç ve iyi bir motive olabilir. Çünkü kitap tema itibariyle umut vermekte iyiyi düşlemekte ve iyi ideali için uğraşan bir yol izliyor. Haliyle kitabı bitirdikten sonra bu bir ütopya mı? Gerçeği mümkün mü? Diye düşünmeden edemiyor insan. İşin inanç ve inkâr meselesine girmeden benim kitaba dair beklentilerimin tam olarak karşılanmadığını söyleyebilirim. Tabi Sezai Karakoç gibi büyük bir üstadın ve yine önemli olan bu eserine karşı beklentimi karşılamadı demek ne kadar yerinde bilemiyorum ama, kitabı tek başına ele aldığımızda bunun neresinde gerçekler, bunun neresinde gerçek sosyal yapımız diye iç geçirmiyor değil insan.

Elbette düşlenen şeyler islamı benimsemiş ve o doğrultuda yaşayan insanlar için fevkalade yerinde tespitler. Ama bir eksiklik var.  Bu eksiklik altında yatan sebeplerin analiz edilmemesi mi yoksa bunlara kalbimizi tatmin edecek cevaplar bulamamak mı tam olarak bilmiyorum. Tekrar söylüyorum ki bunun cevapları elbette Sezai Karakoç’ta ya da başka bir kitabında vardır. Ama sadece bu kitabı okuyan bir kişinin değerlendirmesi elbette sadece bu kitap üzerine olacaktır. Elbette hatalarını görmüş olmamız bu kitabı değersiz yapmıyor. Ama hatalarını görmek belki de üzerine daha fazla eğilmemize sebep oluyor.  

Bunları söyledikten sonra kitabın içeriğine doğru biraz eğilelim. Karakoç ilk olarak düşlenen bir ‘İslam Devleti’ portesini çizmek istiyor desek yanlış söylemeyiz. Çünkü düşüncesinden, ahlaka, hukuka ve bilme kadar  islama uyan ve islamı yansıtan bir yapının içine girmemiz gerektiğini ve bu yapının bizi en yükseğe  çıkaracağına inanıyor. Bunun için neferler lazım, yani onun tabiriyle ‘diriliş nesli’. Diriliş nesli onun için islamı yeniden yüceltecek ve islamı olması gereken yere çekecektir.  

Diriliş nesli onun için çalışkan, toplumun içinde olan, tarihini bilen ve tarihi şuurla geleceğe bakan nesil olmalıdır.  Ve hepsinin yanında inaçları sağlam ve yıkılmaz bir kale gibi durmalıdır herkesin ve her şeyin karşısında.  

Doğu ve batı karşılaştırmasını fazlaca yapıyor yazar. Batı özentiliğine tamamen karşı olduğu gibi diriliş erlerinin buna karşı çalışması gerektiğini ve kültürü koruması gerektiğini düşünür. Buna karşın ise batının yaralı ve faydalı ilimlerini alması gerektiğini ve bunu kendi sistemine dahil edip islamı şartlara göre öğütüp daha faydalı hale getirmeyi de yanlış görmez.  

“Yeniden doğacaksın. Kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin. Azrail’i, Israfil’i ve Cebrail’i âdeta göreceksin. Yardım edecek onlar sana. Domuza karşı aslan, yılana karşı kartal, baykuşa karşı hüthüt, kargaya karşı bülbül, eşeğe karsı at olacaksın. Dünyaya, eşyaya yeniden anlamını getireceksin. O zaman Allah da sana, senin öz anlamını bağışlayacaktır. Hiç kuşkun olmasın.’’ 

Bir düşü vardır Karakoç’un Diriliş Sitesi. Bu site islam ile donatılmış bir site. Hanesinden, komşulara ya da tanımadığın herkese karşı eşit olduğu, ekonomik, kültürel ve hukuk yönüyle tamamen islami bir site bu onun çin dünyada ideal olan yaşayış tarzı.  

Yani Karakoç, aileden eve, evden siteye, siteden mahalleye her şeyiyle düşünülmüş ideal devlet tiplemesini bize sunuyor.  

Ve insan düşünmeden edemiyor. Evet isteriz. Ya gerçekler?  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.