Fildişi Kulelerde Yaşamak Nedir? Fildişi Kulelerde Yaşayanlar Üzerine
Fildişi kulelerde yaşamak, kendini halktan ve topluluktan soyutlamış, münzevi bir yaşam şeklini benimseyen ve halka inmekte zorlanan yazarlar, düşünce insanları ve münevverler için kullanılan bir deyimdir.
Fildişi kulelerde yaşamak deyiminin daha çok yazarlar için kullanıldığını görürüz. Eserlerinde sıradan halk ve yaşantısını anlatmaktan uzak, tamamen ütopik ve soyut metaforlar kullanarak anlaşılması güç imge ve gerçeklikler yaratan yazarlar, başkaları tarafından “Fildişi kulelerde yaşayan” olarak tabir edilir.
Yazarların ya da fikir sahiplerinin ömürlerinin belirli ve hatırı sayılır bir bölümünü oluşturan yazarlık ya da fikir sahipliği, onları bir fıtrat gereği böyle bir oluşuma sevk eder.
Halkla İnememek
Fildişi kulelerde yaşayan insanların en büyük sorunu, halka inememek, halktaki yani tabanda ve geniş çevreler tarafından kabul edilen, yaygın ve çoğunluğun bileceği duygu, düşünce ya da söylemlerden uzak yaşanmaktır. Mesela toplumsal-gerçekçi yazarları okuduğunuzda böyle bir soruna rastlamazsınız. Zira öykü ya da romanlarında geçen karakterler, olay örgüleri ve yerler aslında bizim gördüğümüz, duyduğumuz ve aşina olduğumuz şeylerdir. Mesela Orhan Kemal’in “Murtaza”sındaki Murtaza’nın bir örneğini hepimiz hayatımızda görmüşüzdür.
Neden Fildişi?
Neden Fildişi denildiği konusunda ihtilaflar olsa da şahsi kanaatim Fildişinden kule olamayacağına göre, uçuk ve imkansız olarak Fildişi kelimesi kullanılmış.
Fildişi kulelerde yaşayan insanların daha çok müşteki olduklarını düşünürüm. Müşteki yani şikayetçi. Ama münzevi bir müşteki. Yalnız kalmayı istemezler ama kalabalığa girince de bunalırlar; yalnızlıklarından şikayet ederler ama o yalnızlığı kalabalığa değişebilirler.
Bu yüzden Fildişi kulelerde yaşayan insanların birer ruh mazoşisti olduğunu düşünürüm. Acı çekmekten haz duyan, acı çekerek ruhun mukaddes bir bedene dönüşeceği inancını kalben tasdik etmiş insanlardır Fildişi kulelerde yaşayan insanlar. Bu biraz saçma gelebilir; tamamen bundan kaynaklandığını düşünüyorum.
Görüşler benim için önem taşır. Haksız sayılmazlar mı? Ya da yerden göğe haklılar mı? Ben mesela bir derece haklı buluyorum.