Kelimeler

Hamiyet Nedir?

Hamiyet nedir? Hamiyet ne demek? Hamiyet kelimesi, gündelik hayatta sıkça kullanılan kelimeler arasında yer almayan, kullanımı eskiyen kelimelerden biridir. Peki Hamiyet kelimesi ne anlama geliyor? İşte kısaca Hamiyet kelimesi.

Hamiyet Ne Demek?

 

 

Hamiyet, bir kimsenin yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası ve erdemi, bu değerlere bağlılık demektir. Arapça kökenli olan hamiyetin Osmanlıca anlamı ise din vatan gibi kutsal değerleri ve kendi yakınlarını koruma duygusu ve gayreti, kendinden başkası için gayret gösterme anlamlarına gelir.
Bu yazımızda Hamiyet kelimesinin birlikte kullanıldığı ve Kuran’da geçen Hamiyet-i cahiliye kelimesini inceleyeceğiz. Hamiyet-i cahiliye kelimesinin anlamı cahillikten gelen ırkçılık gibi batıl inanışları koruma gayretidir. Aynı zamanda Hamiyet-i cahiliye, Cenab-ı Hakk’ın ve Resul-ü Ekrem’in nehyettiği ve hak dine uymayan eski ve kötü inançları muhafaza gayreti anlamına gelir. Farsça bir kelimedir.
Peki hak dine uymayan eski ve kötü inançlar nelerdir? Bunları nasıl muhafaza etmeliyiz? Aklımıza ilk olarak bidatlar gelse de aslında cahiliye devrinde yaşanılan, İslamda yeri olmayan işler kasdedilmiştir.
Bakın Kuran’da hamiyeti cahiliye nasıl zikredilmiş:
“ O kafir olanlar, kalplerine asabiyeti, cahiliye asabiyetini (kibir ve bağnazlığını) koymuşlarken, Allah da Rasulünün ve müminlerin üzerine huzur ve güvenini indirdi ( ve öfkelerini dindirdi). Onları takva kelimesine (tevhide yani La ilahe illallah kelimesine ve sulh akdine vefaya) bağladı. Zaten onlar da buna layık ve buna ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”
(Fetih/26)
Ayette geçen ‘cahiliye asabiyeti’ Feyzül Furkan’da şu şekilde açıklanmıştır: Cahiliye asabiyeti veya taassubu, cahiliyenin kibirli ve öfkeli soy sopculuğu ile Hz. Peygamber’e ve onun şahsında İslam’a cephe almalarıdır. Hz. Peygamber rüyasında ashabı ile güvenli bir şekilde Mekke’ye gidip umre yaptıklarını görmüş ve bunu da anlatmıştı. Umre yapmak için yola çıkmış olan Hz. Peygamber ve sahabilerini müşrikler Mekke’ye sokmamışlardı. Bundan dolayı Hudeybiye’de onlarla antlaşma yaptılar. Bu antlaşma yapılırken Mekkeliler antlaşmanın başındaki besmelenin “Rahman” ve “Rahim” kelimesi ile “Allah’ın Resul’ü” kelimesinin yazılmasına itiraz etmişlerdi. Hz. Peygamber de ilerisinin zafer olacağını bildiği için isteklerini kabul etmiş, antlaşmaya “Bismikellahümme, Abdullah oğlu Muhammed’den “ şeklinde başlanılmıştı. İşte Allah, bu duruma canları sıkılan müminlerin gönüllerine ferahlık için aşağıdaki ayeti indirerek rüyasının gerçekleşeceği müjdesini vermiştir. (Bknz: Fetih/27)
Bir diğer ayetler ise,
“(Yoksa onlar) cahiliye (devrinin, İslam dışı/ batıl) hükmünü mü istiyorlar?…” (Maide/50)
“… cahiliye zamanı/ islam öncesi kadınlarının çıkışı gibi süslenip kendinizi teşhir ederek çıkarmayın…” (Ahzab/33) şeklindedir. Ayetlerde açıkça belirtilen atalarımızın dini diye kabul ettikleri cahiliye adetlerinin İslamda hiçbir yeri yoktur. 
Taberani der ki: “İbni Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir: Resulullah (sas), ‘ Allah katında en çok şu iki kişi sevilmez:
1. Müslüman olduktan sonra cahiliyeyi yani İslam dışı yaşayış düzenini arzu eden.
2. Haksız yere nefsine uyarak bir kişinin kanını döken’ buyurmuştur. 
(İbni Kesir (Sabuni) I,525, bk 8/36; 23/74-75; 42/21)

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.