İstanbul’da Bayram

İstanbul, bayramını burada geçirenler için oldukça karmaşık duyguların yaşandığı bir yer. Memleket kavramını bir türlü yakıştıramadığımız bu şehirde birilerinin çıkıp “ben buralıyım” demesi bize “onu boşver aslen nerelisin?” sorusunu hep sordurtmuştur. Ve çoğu zaman ikinci bir ilin adını duyarız. Yani burası bayramın memlekette geçirilmesi için en son yer olabilir. İstanbul’da bayram biraz buruk, gideceği bir yerleri olmayan ya da tatil iznini önceden kullanmış olan insanlar için ideal bir yer ayrıca.

Neden? Çünkü İstanbul’da yaşayanlar buranın bayramda ayrı bir çekilmez olduğunu bilirler. Şehir, boşalmış haliyle bile çoğu metropolden daha hareketli olsa da İstanbul’un çekilmez olan yanı bayramda nefret edilen yanına dönüşüyor. Bayram ve özel günlerde buradan kaçıp kurtulmak isteyenlerin başka başka sebeplerden dolayı izinlerini burada geçirmeleri “Akbil zaten yarı yarıya” ya da “trafik felan yok çıkıp birkaç yeri gezelim” gibi cümleler sebebiyet veriyor.

Yani İstanbul’da bayramı geçirmenin en güzel yanı şehrin biraz daha sakin bir hale dönüşmesi. Başka türlü İstanbul’un tatili geçirmek için iyi bir yer olduğu söylenemez.

Tarihi yerler, camiler, kasırlar ya da doğal güzellikler (Boğaz gibi) için tatil, ayrı bir fırsat zamanı. Örneğin bayramda Ege’ye Akdeniz’e ya da memlekete gitmek iyi bir fikir fakat yapacak hiçbir şey bulamayıp İstanbul’da bayramı geçirmek sandığınız kadar iyi olmayabiliyor. Pahalı, masraflı, bunaltıcı (özellikle yaz günlerinde) özellikleri olan bu koca şehir, bayramda bu özelliklerinden hiçbir taviz vermiyor. Dolayısıyla bayramı burada geçirmemeye gayret edin. Zaten buradaki insanların yüzlerine baktığınız zaman burada geçirmenin verdiği ayrı bir mutsuzluğu görürsünüz. İstanbul, gittikçe büyüterek ve nüfusu artarak güzelliğine aldanılan değil, “içinden çıkılmak için iki üç gün de olda tatil beklenilen bir yer” oldu. He, dolayısıyla bayramlarda bunlardan biri. Bugünlerde burada kalmaya da başka türlü reddiye düzülmezdi.