Tarih

Osmanlı Neden Yıkıldı? İmparatorluğun Çöküş Nedeni Nelerdir?

Osmanlı Devleti’nin neden yıkıldığı sorusu oldukça geniş bir çerçevede değerlendirmeye tabi tutulduğu zaman sağlıklı bir şekilde cevaplanabilecek bir sorudur. Osmanlı’nın yıkılmasına neden olan birçok sebep var. Bu sebepler sanıldığı gibi Osmanlı’nın Gerileme Dönemi’nde değil Yükselme Dönemi’nde ortaya çıkan ve önlem alınmayan birtakım gelişmelerdir.

Yeniçeri Sayısındaki Artış

Osmanlı Devleti’nde Yükselme Dönemi’nin sonlarına doğru, özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yeniçerilerin sayısında ciddi bir artış yaşanmıştı. O döneme kadar sayıları 10.000’i geçmeyen Yeniçerilerin sayısı bir anda 30.000’e kadar ulaşmıştı. Bu elbette ki beraberinde disiplin sorununu ve askerlerin maaşlarının ödenmesi sıkıntısını getirdi.

Şöyle ki Osmanlı ekonomisi, sanıldığı gibi Yükselme Dönemi’nin sonlarına doğru çok sağlam değildi. Coğrafi Keşiflerin sonucunda ticaret yollarının değişmesi, Osmanlı’yı mali açıdan yıprattı.

Doygunluk ve Devletin Doğal Sınırlara Ulaşması

Osmanlı Devleti’nin duraklama, gerileme ve dağılma dönemlerini art arda yaşamasının en temel sebeplerinden birisi de gerek sultanlar, gerek askerler, gerekse devlet adamları arasında bir doygunluk hissinin artmasıdır.

Bu his devletin doğal sınırlarına ulaşması ve artık fethedilecek toprak parçasının kalmaması, ya da daha doğru bir ifadeyle alınabilecek en önemli yerlerin alınması ile devlet, doğal sınırlarına ulaşmış, alacağını almış ve devlette bir doygunluk yaşanmıştır. Bu da Osmanlı’da “biz zaten güçlüyüz” gibi bir rehavetin hakim olmasına neden olmuştur. Bu rehavet en çok Haçova Meydan Muharebesinde kendisini göstermiş ama Osmanlı bu savaşı eskaza kazanmasından dolayı gereken dersleri çıkarmamıştır.

Sokollu Mehmet Paşa Sonrası

Sokollu Mehmet Paşa, Osmanlı’nın başına geçen belki de en büyük devlet adamlarından biriydi. Devrinde pek çok siyasi ve askeri başarı elde etmiş olan Sokollu Mehmet Paşa’dan sonrası Osmanlı için sonun başlangıcı olmuştur.

Sokollu’nun gerek askeri gerekse siyasi alanda verdiği kararlar, onun ileri görüşlülüğünü ortaya koymuş fakat dönemin sadrazamları ve saray kadınlarının etkisiyle kararları anlaşılamamıştır. Örneğin İran ile yapılacak bir savaşın Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyen Sokollu Mehmet Paşa’nın öngörüleri doğru çıkmış, Osmanlı savaştan galip ayrılmasına karşın büyük bir mali kriz yaşamıştır.

bkz. Sokollu İleri Görüşlülüğü

Maliyenin Bozulması

Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı Osmanlı ekonomisi büyük bir darboğaza girdi. İspanyol ve Portekiz imparatorluklarının Güney Amerika’dan getirdiği altınları Avrupa piyasasına sürmesi, ekonomisi altına dayalı olan Osmanlı Devleti’nin mali anlamda kriz yaşamasına sebep olmuştur.

İran’la ve Avusturya ile olan savaşların uzun sürmesi, savaşların belirli bir mali yükümlülüğü beraberinde getirmesi, Yeniçerilerin maaşlarının ödenmemesi gibi konular mali olarak bir kriz yaratmıştır.

Uzun Süren Savaşlar

Bu konuya ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Osmanlı Devleti, Duraklama Dönemi ile beraber askeri açıdan zayıflamaya başlamış ve savaşlar da gereğinden fazla uzamıştır.

Örneğin Girit’in Fethi Sultan İbrahim zamanında 1645 yılında başlamış ve ancak Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından 1669 yılında sağlanmıştır. Yine aynı şekilde Doğuda İran ve Batıda Avusturya ile yapılan savaşlar da uzun sürmüştür. En son uzun süren savaş (II. Viyana Kuşatması) da Osmanlı için felaketin başlangıcı olmuştur.

bkz. 1645-1669 Osmanlı-Venedik Savaşı

Celali İsyanları, İstanbul Ayaklanmaları ve Eyalet İsyanları

Ekonomik ve askeri alanda zayıflamayla birlikte Osmanlı Devleti’nde yaşayan halk da mali açıdan ezilmeye başladı. Uzun süren savaşların mali yükümlülüğünü üzerinden atmak isteyen Osmanlı çareyi vergileri artırmakta buldu. Bu da Celali İsyanlarının patlak vermesine neden oldu.

Celali İsyanları, daha sonra Avusturya ve İran’ın doğuda ve batıda destek verdiği milis güçlerin isyanıyla Eyalet İsyanları haline dönüştü. Osmanlı bu iki isyanı bastırmakta zorlanırken kendi içinde İstanbul’da da isyanları önleyemedi. Başta yeniçeriler olmak üzere devlet adamları ve saray kadınları kendi istedikleri kişilerin tahta çıkması için padişah öldürme yoluna kadar ileri gittiler.

bkz. Sebepleri ve Sonuçları ile Celali İsyanları

Coğrafi Keşifler ve Ticaret Yollarının Değişmesi

Maliyenin bozulmasındaki en önemli sebep olan Coğrafi Keşifler, Avrupalı devletlerin, İspanya ve Portekiz’in özellikle Güney Amerika’daki sömürge faaliyetlerinin üzerine ticaret yolları değilmiş, 1492’de Bartelmi Diaz’ın Ümit Burnu’nu keşfetmesi ile İpek Yolu ve Baharat Yolu’nun önemini kaybetmesi Osmanlı ekonomisi üzerinde çok büyük zararlara yol açtı.

Hatta Osmanlı Devleti, Coğrafi Keşiflerin zararlarını engellemek için deniz aşırı 4 sefer düzenlememiş fakat Osmanlı kadırgalarının açık denizlere dayanıksız olmaları nedeniyle sefer başarısız olarak geri dönmüştür.

bkz. Coğrafi Keşiflerin Sonuçları

Avrupa’nın Geriden Takip Edilmesi

Gerek siyasi anlamda gerekse teknolojik konularda Avrupa’nın geriden takip edilmesi, Osmanlı Devleti’nin duraklama, gerileme ve parçalama dönemlerini art arda yaşamasına, daima geri gitmesine neden olmuştur.

Bu konuda Haçova Meydan Muharebesi önemli bir dönüm noktasıdır. Zira Haçova Meydan Muharebesi’nde Osmanlı orduları Avrupalıların değişen askeri anlayış ve düzeni karşısında Osmanlı ordusunun tökezlemeye başlamıştı.

Savaş, eğer humbaracı, aşçı ya da lağımcıların ellerindeki “kepçe kazan”larla düşmana saldırıp onları afallatmasaydı Osmanlı’nın ağır mağlubiyeti ile sonuçlanacak belki de Karlofça Antlaşması, 103 yıl önce imzalanacaktı.

bkz. Haçova Meydan Muharebesi

Yeteneksiz Devlet Adamları

Osmanlı Devleti’nin Sokullu Mehmet Paşa’dan Köprülüler dönemine kadar olan süre içerisinde Osmanlı’nın eksikliği çektiği en önemli nokta kaliteli devlet adamlarından yoksun olmasıydı.

Göreve gelen devlet adamları iltimasla göreve geliyor, devletin kuruluş ve yükselme dönemindeki “meritokrat” bir düzen ortadan kalkmıştı.

Üstelik devlet adamları, çoğu konuda tecrübesiz ve eğitim anlamında zayıf bireylerdi. Padişahların da en az devlet adamları kadar vasıfsız olduğu düşünüldüğünde devleti bu zamanlarda “Saray Kadınları” yönetiyordu.

Saray Kadınlarının Yönetime Etkisi

Yukarıda belirtilen nedenden dolayı, Osmanlı yönetim kadrosu haremin en etkili ismi olan padişah eşlerinin ve annelerinin eline geçmişti. Özellikle duraklama döneminde saray kadınlarının yönetim üzerinde çok büyük etkisi olduğunu söyleyebiliriz.

Ekber ve Erşet sistemi ile beraber kafes usulünün kaldırılması, şehzadelerin tamamen saray içerisinde yetişmesine, bu da Valide Sultanların şehzadeler üzerinde etkili olmasına neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nde saray kadınlarının etkisi 1800’lü yılların başından itibaren etkisini kaybetmeye başlamıştır.

Beşik Ulemalığı ve Eğitim Sistemindeki Bozulmalar

Osmanlı Devleti’nde eğitim sistemindeki bozulmalar, duraklama ve diğer yıkılış süreçlerinin belki de en önemli sebebiydi. Çünkü gerek kaliteli devlet adamlarının eksikliği, gerekse devleti içinde bulunduğu durumdan kurtaracak bir aklın olmaması, devletin sonunu hazırlayan bir faktördü.

Beşik ulemalığı, yani “alimin oğlu alimdir” anlayışı çerçevesinde nitelikli alim sayısında ciddi bir azalma yaşayan Osmanlı Devleti’nde, Enderun Mektebi’nin bozulmasıyla ülkedeki “nitelik” ortadan kalkmıştır.

Fatih Sultan Mehmet dönemindeki Bilim Rönesansı’nın Osmanlı Devleti’nin geldiği en yüksek mertebe olduğunu düşünürsek, duraklama dönemine ile beraber eğitim ve bilimde çok çok geri kalmış bir ülke ortaya çıkmıştır.

bkz. Beşik Ulemalığı Nedir?

Yüzeysel Reformlar

Osmanlı Devleti’nde yukarıda sözünü ettiğimiz “nitelikli” devlet adamlarının olmayışı, yapılan reformlar ve iyileştirmelerin yüzeysel kalmasına, derin ve köklü değişiklikler yaşanmamasına neden olmuştur.

Osmanlı Devleti’nde özellikle Duraklama Dönemindeki ıslahatlara bakarsak bunu çok daha net görebiliriz. Zira bu dönemde Osmanlı Devleti’ni duraklamaya iten sebebin askeri alandaki eksiklikler olduğu sanılmış, bilim ve eğitimde iyileştirmeler yapılmaya gerek duyulmamıştır.

Yapılan reformlar her ne kadar ilerleyen yıllarda diğer devlet adamları ve padişahlar tarafından daha geniş çaplı değerlendirilse de reformlar hep kişilere bağlı olmuş, ömürleri kısa olmuştur.

Güçlü Devletlerin Tarih Sahnesine Çıkışı

Osmanlı’nın yıkılmasında diğerleri kadar önemli olan bir diğer neden de güçlü devletlerin tarih sahnesine çıkması ve Osmanlı Devleti’nin stratejik konumu nedeniyle daha fazla devletle, güçlü devletlerle, mücadele etmesi yıkılış sürecini etkileyen en önemli gelişmelerden biridir.

Özellikle siyasi birliğini Çar Deli Petro ile tamamlayan kuzeydeki Rusya ve sömürgeci İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti ile mücadele halinde olması, devleti gerek ekonomik anlamda gerekse askeri bakımdan zayıf bir konuma getirmiştir.

Örneğin savaşın getirdiği ekonomik bir sonuç olması bakımından 1853-1856 Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti’nin ilk kez dış borç yöntemine gittiği savaş olmuştur.

Milliyetçilik ve Fransız İhtilali

1789’da Fransa’da patlak veren milliyetçilik akımları, başta azınlıklar olmak üzere diğer milletleri Osmanlı’dan ayırmaya itmiştir. Kota Avrupa’sı ve diğer çok uluslu imparatorluklar gibi Osmanlı da Fransız İhtilali’nden olumsuz etkilendi.

İhtilalin milletler üzerindeki en büyük etkilerinden biri de bağımsız olmak, bir an önce boyunduruk altından kurtulmak istemeleri idi.

Osmanlı Devleti, İhtilalin olumsuz etkilerinden kurtulmak ve Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtarmak için çeşitli fikir akımlarına başvurdu. Örneğin II. Abdülhamit döneminde ümmetçilik politikası uygulanmış, bu politikadaki amaç ise Arapların Osmanlı’dan ayrılmasını engellemek olmuştur. Fakat Arap milliyetçiliği, II. Abdülhamit döneminden çok önce 19. yüzyılın başında yapılanmaya başlamıştır.

Self Determinasyon ve Ulusların Bağımsızlık Arzusu

İhtilalin Osmanlı Devleti’ne verdiği en önemli zararlardan bir tanesi de self determinasyon, yani her ulusun geleceğini kendisinin tayin etmesi idi.

Nitekim ihtilalin fikri yayılma süreci kısa bir zaman sonra pratiğe dönüşmüş ve Sırplar 1804 yılında isyan etmiş, 1812 Bükreş Antlaşması ile imtiyaz elde etmişlerdir.

bkz. Self Determinasyon Nedir?

Dış Borçlar ve Borçların Ödenmesi Süreci

Osmanlı Devleti, ilk dış borcunu Kırım Savaşı (1853-1856) zamanında Sultan Abdülmecid döneminde İngiltere’den almış ve Abdülmecid’den sonra gelen padişahlar da ülkenin ekonomik bunalımdan kurtulması için çareyi dış ülkelerden borç olmakta bulmuştur.

Dış borçların ödenmesinde yaşanan zorluklar ve ödenememesinden kaynaklanan faiz artışı, Osmanlı ekonomisini iyice içinden çıkılmaz bir hale getirmiş ve bu süreç daha sonra Duyun-u Umumiye’n kurulmasına kadar gitmiştir.

Duyunu Umumiye ve Osmanlı Ekonomisinin İflası

Duyun-u Umumiye yani Genel Borçlar İdaresi, Osmanlı’nın ekonomik açıdan iflas bayrağını çektiğini sembolize eden kuruluştur.

Duyun-u Umumiye’nin kurulmasıyla Osmanlı Devleti, ekonomik anlamda dışa bağlı ve ekonomik denetimi yabancı devletlerin kontrolünde olan bir devlet haline gelmiştir.

Osmanlı Devleti, dış borçlarını yıkılana kadar ödeyememiş, kalan borçlar yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel konularından birini oluşturmuştur.

bkz. Osmanlı Ekonomisinin İflas Süreçleri: Ramazan Kararnamesi, Muharrem Kararnamesi ve Duyun-u Umumiye

Fikir Akımları

Osmanlı Devleti’nin özellikle dağılma dönemine, dağılmayı durdurmak ya da yavaşlatmak adına ortaya atılan fakat herhangi bir yararı olmayan fikir akımları damga vurmuştur.

Ümmetçilik, milliyetçilik, Turancılık ve Adem-i Merkeziyetçilik gibi politikalar kimi zaman bir padişahın resmi politikası olmuş, kimi zamanda siyasal oluşum halinde geniş kitlelerce taraftar bulup benimsenmiştir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu fikir akımlarının Osmanlı Devleti’ne hiçbir katkısı olmamıştır. Ümmetçilik politikası I. Cihan Harbi’nde çökmüş, Osmanlıcılık Balkan Savaşları’nda sona ermiş, Turancılık yine I. Cihan Harbi’nde resmen bitmiştir.

İttihatçı ve Terakki’nin resmi politikası olan milliyetçilik ise en çok Arapların Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanmasında etkili olmuştur.

bkz. Cemal Paşa’nın Şam Valiliği ve Arap Milliyetçiliği

bkz. Şerif Hüseyin’in Osmanlı’ya ihaneti

bkz. Ümmetçilik

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.