Sağlık

Periferik Arter Hastalığı Tedavisi İçin Deneyimli Bir Uzmana Danışın

Periferik arter hastalığı; başa, kollara, bacaklara, barsaklara ve mideye oksijenlenmiş kan taşıyan periferik arterlerin daralması ile karakterizedir. Temelde koroner arter hastalığına benzeyen periferik arter hastalığı en çok bacaklardaki arterleri etkilemektedir. Periferik arter hastalığının da koroner arter hastalığının da nedeni olan ateroskleroz vücudun kritik bölgelerindeki arterleri daraltmakta ve tıkamaktadır. Periferik arter hastalığı İstanbul ilinde tedavisi en çok talep edilen hastalıklardandır. Varis tedavisi İstanbul ve diğer illerimizde talep görmekte olup alanında uzman ve deneyimli kalp ve damar cerrahisi uzmanlarına başvurulmasını gerektirir. Siz de Macit Bitargil ile iletişime geçerek periferik arter hastalığı ve varis tedavisi konusundaki başarıları sayesinde sağlığınızı iyileştirmeye giden yolda ilk adımınızı atabilirsiniz. 

Ateroskleroz Nedir?

Ateroskleroz, damar duvarları içinde plak birikmesi anlamına gelir. Yağ, kolesterol ve diğer maddelerin birikimiyle plak oluşur. Periferik arterlerde ateroskleroz oluşması, periferik arter hastalığının en yaygın nedeni olarak kabul edilir. Öncelikle plak, kan akışını sağlayan bir arteri daraltacak kadar birikmektedir. Plak kırılgan hale geldiği ya da iltihaplandığı takdirde, parçalanarak bir kan pıhtısı oluşmasını tetiklemesi mümkündür. Bir pıhtı arterin daha daralmasına neden olabileceği gibi tamamen bloke de edebilir. Bu tıkanıklık bacakların periferik arterinde olduğunda ağrıya, yürüme güçlüğüne, cilt rengi değişikliklerine, yaralara ya da ülsere neden olabilir. Ayrıca bacaklarda ve ayaklarda tamamen dolaşım kaybı, kangrene ya da uzuv kaybına yol açabilir. Bu durumun şah damarında yani karotis arterde meydana gelmesi ise felce sebep olabilir.

Periferik Arter Hastalığının Belirtilerini Biliyor musunuz?

Periferik arter hastalığının en sık görülen semptom, bacak ağrısıdır. Ayak ve ayak parmağında iyileşmeyen ya da çok yavaş iyileşen yaralar görülebilir. Alt bacağın ya da ayağın sıcaklığında özellikle diğer bacağa ya da vücudun geri kalanına oranla belirgin bir azalma oluşabilir. Özellikle diyabetli erkeklerde sertleşme sorunuyla karşılaşılabilir. Diğer yandan periferik arter hastalığı olan pek çok kişide bir semptom olmayabilir ya da semptomlar farklı bir hastalık ile karıştırılabilir.

Ekstremitelerde periferik arter hastalığının en yaygın semptomu; yürürken, egzersiz yaparken ya da merdiven çıkardan baldırlarda, uyluklarda ve kalçalarda ağrılı kas krampları oluşmasıdır. Bacak ağrısı birkaç dakika sürebilir ya da egzersiz bırakıldığında geçebilir. Pek çok kişi bu ağrıları siyatik, artrit ya da normal bir yaşlanma belirtisi olarak değerlendirebilir. Ancak periferik arter hastalığında bacak ağrısı hastanın eklemlerinde değil kaslarında görülür. Plak oluşumuna bağlı olarak damarlardaki daralma kan akışının azalmasına neden olur. Kaslar egzersiz sırasında ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kan alamamaya başlar ve ağrı ortaya çıkar. Periferik arter hastalığının neden olduğu kramp ağrı, kasların artan talebinin karşılanması için egzersiz sırasında yeterli oksijen kan alınamadığına dair vücudu uyarmasının bir yolu olarak kabul edilir. 

Diyabet hastaları periferik arter hastalığının neden olduğu ağrıyı, ayaklarda ya da uyluklarda yanma ya da ağrılı bir rahatsızlık ve yaygın bir diyabetik semptom olan nöropati ile karıştırabilmektedir. Bu nedenle tekrarlayan ağrısı olan hastalar vakit geçirmeden doktora başvurmalıdır. Periferik arter hastalığı tedavi edilmeden bırakılması halinde kangrene ve bacakların amputasyonuna neden olabilmektedir.

Periferik Arter Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?

Periferik arter hastalığı teşhisindeki ilk adım fiziki muayenedir. Doktor hastanın şikayetlerini öğrenir. Kan akışının ne kadar iyi olduğunu tespit etmek için ayaklardaki kan basıncının, kollardaki kan basıncıyla karşılaştırıldığı ağrısız bir yöntem olan ayak bileği – kol indeksi (ABI) yönteminden faydalanılır. Birkaç dakika süren test rutin muayene sürecinin bir parçası olabilir. Normal şartlar altında ayak bileği basıncı, kol basıncının en az %90’ı kadar olup şiddetli bir daralmada %50’den az olabilmektedir.

ABI sonrası ayak bileğiyle kol kan basıncı arasında anormal bir oran ortaya çıktığı takdirde daha fazla test yapılması gerekliliği doğabilir. Bu durumda uygulanabilecek yöntemlerden biri Doppler ve ultrason görüntülemedir. Non-invaziv bu yöntem arteri ses dalgalarıyla görselleştirir ve bir tıkanıklığın varlığını belirlemek için bir arterdeki kan akışını ölçer. Bilgisayarlı tomografik anjiyografi (CT); karın, pelvis ve bacaklardaki arterleri gösterir. Non-invaziv bu yöntem özellikle kalp pili ya da stent bulunan hastalarda fayda sağlar.

Manyetik rezonans anjiyografi (MRA) ise X ışınları kullanılmadan BT’ye benzer bilgiler veren ve yine non-invaziv bir testtir. Anjiyogram olarak da bilinen arteriyogram prosedürü sırasında artere kontrast bir madde enjekte edilir. Daha sonra kan akışını ve bacaklardaki atardamarları göstermek aynı zamanda olası bir tıkanıklığı belirlemek için görüntüler elde edilir.

Periferik arter hastalığı risk faktörleri arasında; ateroskleroz, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, ilerleyen yaş, sigara kullanımı ve şeker hastalığı sayılabilir. Özellikle sigara içen ve/veya şeker hastalığı olan kişiler periferik arter hastalığı açısından yüksek risk altında sayılırlar. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.