Psikoloji

Psikolojide Biyolojik Yaklaşım Nedir? Temsilcileri Kimlerdir?

Psikolojinin bilimsel olarak tarihçesine bakıldığında sekiz temel yaklaşımın ön plana çıktığını görüyoruz. Bu sekiz yaklaşım, çeşitli bilim insanları tarafından savunulmuş ve davranışların temelinde yatan nedenlere açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu yazımızda ele alacağımız kuram ise “biyolojik yaklaşım kuramı” olacaktır. Bu yazımızda kısaca biyolojik yaklaşımın ne olduğundan, özeliklerinden ve temsilcilerinden söz edeceğiz. İşte kısaca psikolojide biyolojik yaklaşım. 

1. Yapısalcılık
2. Fonksiyonalizm
3. Olgunlaşma Kuramı
4. Davranışçılık
5. Psikanalitik (Psikodinamik)
6. Bilişsel Yaklaşım
7. İnsancıl (Hümanist) Yaklaşım
8. Biyolojik Yaklaşım

Biyolojik Yaklaşım Nedir? 

Biyolojik yaklaşım, temelini William James ve John Dewey’in işlevselcilik ekolünden almış ve Darwin’in evrim teorisinden (doğal seleksiyon-doğal ayıklanma) oldukça etkilenmiştir. Yine biyolojik yaklaşım, A. Mayer ve D.O Hebb’in araştırma ve gözlemleriyle son şeklini almıştır. 

Temsilciler 

  • William James 
  •  A. Mayer 
  • D.O Hebb 
William James, psikolojide işlevselcilik hareketinin öngörücüsü, pragmatizmin öncüsü ABD’li filozof ve psikolog. (Vikipedi)

Biyolojik yaklaşım, insan davranışlarını çevreye uyum süreci olarak ele almaktadır. Darwin’in meşhur evrim teorisinde geçen Survivor of the Fittest (en uyumlu olanın hayatta kalması) teziyle paralellik gösteren bu uyum sürecine göre çevresel etkenler nörokimyasal olayları etkilemekte ve birtakım değişiklikler ortaya çıkarmaktadır. Bu değişimler ise doğuştan gelen yatkınlıkları ortaya çıkarmaktadır. 

Biyolojik yaklaşımın temelinde zihinsel süreçlerin ve davranışların büyük oranda biyolojik süreçlerle belirlendiği savunur. Bu yaklaşım ayrıca genetik faktörlerin, hormonların ve beyin gibi biyolojik öğelerin psikolojik süreçleri ve davranışları nasıl etkilediği üzerine kuruludur. Bu yaklaşım çerçevesinde yapılan çalışmalar, fiziksel değişiklikleri gözlemleyerek bunların psikolojik olgularla ilintisini kurmaya çalışır. 

Bu konuyla ilgili KPSS 2011’de çıkmış bir soruyla devam edelim;

1. Kuramsal olarak insanların koşullanma yoluyla her durum ya da uyarıcıdan korkmayı öğrenmeleri mümkün olmakla birlikte pratikte insanların doğası gereği kendileri için tehlikeli olan durum ya da uyarıcılardan korkmayı daha çabuk öğrendikleri görülmektedir. Bu da insanların bazı durum ya da uyarıcılardan korkmaya …………….. olarak yatkın olduğunu göstermektedir. 

Parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmedir? 

A-) Bilişsel              B-) Davranışsal 

C-) Sezgisel             D-) Biyolojik 

                  E-) Kültürel 

Cevap: D 

Nörobiyolojik Yaklaşım: İnsan davranışlarını çevreye uyum süreci olarak ele alır. Çevresel faktörler ve değişimler vücuttaki nörokimyasal olayları etkiler ve davranışta nörokimyasal değişimler ortaya çıkar. 

Bununla paralel olarak, insanın doğası ve fıtratı gereği kendisi için tehlike arz eden durum veya uyarıcıdan çekinme/korkmayı daha çabuk öğrenmeleri, biyolojik açıdan yatkınlığının bir göstergesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise biyolojik açıdan korkunun ‘varlığı’ değil; ‘daha çabuk öğrenilmesi’dir. 

Örnek vermek gerekirse, uçaktan korkma durumunun meydana getirdiği şartlanmalar aşırı adrenalin salgılanması sebebiyle bireyin uçağa bindiği zaman titreme, terleme, çarpıntı, kaslarda gerginlik gibi durumlara neden olur. Bu durumda, bireyin uçaktan korkmayı daha çabuk öğrenmesi, biyolojik bir olgu ile açıklanabilir. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.