Düşünce

SMS İle Bayram

“Ahhh o eski bayramlar” diye başlayan  büyüklerimizin meşhur sözü…

Hayatın akıp giden hızına rağmen asla bozulmayan adetler, gelenekler bizi biz yapan kültürümüz… 

 Ama son zamanlarda aramaktan bile kendimizi beri ettiğimiz akrabalarımızı bu kültürün neresine sığdırıyoruz bilmiyorum tabi ki…

Kaybedilen kültürden bize ne kaldı diye çokça sorguluyorum kendimi. Neleri devam ettiriyoruz ve neye saygı duyuyoruz. Az buçuk el öpmelerden başka bir şey kalmadı Bayrama dair. 

Yaşımız o eski bayramları görmek için biraz küçük olsa da şuan yapılan şeylerin eksikliği bize bir şeylerin özlemini yaşamasakta çağrıştırmakta..

 Eskiden gidilip ziyaret edilip el öpülmeyince; amca, dayı, halaya büyük ayıp etmiş olurduk mesela! 

Evet en büyük meselemiz de bu zaten. Artık amca dayının elini öpmek, ziyaret etmek şurada dursun arayıp hal hatır sormak bile uzağımızda oturuyor. Onun yerine toplu mesaj listemize amca ve halamızı ekliyoruz.. 

Sesini duymak ne zamandan beri bize ağır geldi? 

Bunları sorgularken, eski bayramların şuankinden daha güzel olduğunu tezahür ediyorum.

Köyde yaşayanlar için bunun aksini söylemek mümkün;

Hala bayram sabahına tüm ihtişamıyla gidilir, ardından mezarlık ziyaret edilir, ailenin en büyüğünün evinde toplanılır bayramlaşılır  ve topluca bir kahvaltı yapılır. 

Kulağa hoş gelen, güzel ritüeller değil mi?

Bunları bu bayram yaşayan biri olarak, geçmiş ve şehirde geçirdiğim bayramları kıyasladım. Asla yanından geçmezdi. Her daim o sıcaklığı hayatına nakşetmiş insaların varlığının hala ayakta olduğunu bilmek ve buna tanık olmak tabi bize gelecek günlere daha umutla bakacağımızı çağrıştırmıyor mu?

 

Artık sokaklarda şeker toplayan, çikolata toplayan çocukların yokluğunu yaşıyoruz. Tenha sokaklar çocuklara hasret yaşıyor teknoloji çağında…

Son yaşanan olaylar tabi ki bunu gerektiriyor olabilir. Çocuklarını dışarı göndermeye korkan anne babalar eve hapsetmeye devam ediyor.

Tüm bu korkuları sanırım köylerdeki ailelerde yaşıyor. Eline alışkın olduğu şekerleri toplamaya tenezzül etmiyor belli ki çocuklar..

 

Evde yanlız oturup birbirini izlemek yerine neden köyüne gitmez bu insanlar diye de düşünüyorum. Sonra köyleri yoktur belki diye kendime tesseli veriyorum bir de..

 

Peki küslükler?

“Bayramdır barışın” sözünü sinemize çekemiyoruz ne yazık ki! Aynı küslük bayrama rağmen devam edip gidiyor. Hiçbir şekilde bizim gururumuzun önüne bayram geçemiyor. Selam bile vermeden o tevazunun önünden geçiyoruz.

 

SMS ile bayram kutlayan bir nesil, kapı kapı bayram ziyaretine  giden anne babasının peşine takılıp gider mi? Yaşlı eli öpmekten tiksinen bir gençlik diyorum! Evet gideler mi?

Bir yaşlıyı sevindirmek için kilometrelerce yolu çekerler mi? Bir gülücük için sıkıntıya girmek belki de uzak bize..

Oeki biz bu bayramda hangisi olduk. Büyüklerin elini öpen ve gönlünü alan mı yoksa dokuz günlük tatili fırsat bilip tatil köyüne gidip kendimize göre daha verimli geçirerek mi?

Bunu kendimize sorduktan sonra, devam eden bu soğuk bayram günlerini ardımızda bırakmamızı daha güzel umutlu, çocuklarımıza mutluluğun kaynağını nakşedeceğimiz günleri görmemiz dileğiyle diyorum … esen kalın..

One thought on “SMS İle Bayram

  • Faruk

    Aşağıdaki yazı, bir idari personelin anısı hikaye edilerek oluşturulmuş. Okuyunca ben buna “gülme dayanım testi” adını verdim. Okuyup da gülmeyene bravo doğrusu. Bir dönem genel müdür yardımcılığı yapmış birisi anlatıyor:

    Sene 1965. Bir genel müdürlükte özel kalem müdürü yardımcısıyım. Bayrama on gün varken benim müdür hastalandı. Ben ise işe gireli iki hafta olmuş, olmamış.

    Genel müdür beni çağırttı:

    – “Tebrik kartları hazır mı?” Şaşırdım:
    – “Anlamadım! Hangi kartlar efendim?”
    – “Aman evladım, Şükrü Bey sana söylemedi mi? Bayram geldi, tebrik kartları şimdiye kadar hazır olmalıydı. Eyvaaah. Çabuk hemen hazırlayıverin.”
    – “Emredersiniz efendim!” dedim. Ancak sabaha kadar üçbin kartı nasıl yazacağım?

    Genel müdür, bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı istedi. Üçbin karttan ikibin tanesini kendisinden makamca alttakilere şu şekilde yazacaktım:

    “Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.”

    Bin tanesi de üst makamdakilere olacaktı ve onlarda da şu ifade yer alacaktı:

    “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”

    Sabaha kadar üçbin kart, düşünebiliyor musunuz?

    frustration.jpg
    Resim: Ricki Schultz (WordPress.com)
    Ne yapalım? Çaresiz mecburen kolları sıvadım ve başladım öncelikli ikibin karta:

    “Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.”,
    “Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.”,
    “Bayramını kutlar, gözlerinden öperim.” …

    1, 5, 10, 100, 200, 500… Yazıyorum, yazıyorum bitmiyor! Nasıl sıkıntı bastı bir bilseniz!

    İki paket sigarayı bu arada bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra ikibininci karta geldiğinde şafak söküyordu. Ben de bitmişim ama önümde hala yığınla kart duruyor!

    Şimdi bin tane de üst makamlara yazılması gerekenler var. Dört paket sigarayla birlikte “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim” cümlelerine başladım.

    Boyuna yazıyorum. Göz kapaklarım iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak.

    200, 500, 700. Yaz babam yaz. Ama artık kalemi parmaklarımın arasında tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hâkim…

    “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
    “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
    “Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.” …

    Bir müddet sonra gerisini nasıl yazmışım, hiç hatırlamıyorum:

    “Sizin de, eşinizin de, Niyazi’nin de bayramını saygıyla eder, sıhhatli tebrik dilerim.”
    “Sizin Niyazi ile eşiniz birlikte bayramınızı sıhhat dilerim, tebrikle beraber.”
    “Niyaz ederim başarılı günler, sizinle eşinizin bayramını kutlarken.”
    “Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla, sıhhatli günler diler, Niyazi ile beraber ederim.”
    “Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken, ayrıca sıhhatle ederim.”
    “Önce bayramınızı başarılı eder, sonra eşinizle Niyazi’ye tebrikli günler dilerim.”
    “Niyazi Bey, bayram günü eşiniz ile birlikte sizi sıhhat ile tebrik etsin.”
    “Bayramınız Niyazi ile sıhhat bulsun, eşiniz ile birlikte tebrik olsun.”
    “Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi’ye başarılar diler, aynı zamanda ederim.”
    “Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar, Niyazi’nin gözlerinden öperim.”
    “Sizin de, eşinizin de, Niyazi’nin de; bayramını da, tatilini de, gelmişini de, geçmişini de bayramını beklerim. Saygıyla tebrik ederken.”
    “Önce Niyazi bayramı tebrik etsin. Yok öyle yağma. Ben size ve eşinize sıhhat dilerim sonra.”
    “Bayram günü eşiniz ve Niyazi’ye dikkat edin, size de daha bayram gelebilir.”
    “Tebrik ederim Niyazi’yi, eşiniz ile birlikte sizin bayram sabahı sıhhatinizi dilemiş.”

    Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim. Genel müdür bir ikisine şöyle baktı: “Aferin” dedi. “Güzel yazmışsın. Hemen postalayın!”

    Biz de hemen postaladık! Üç gün sonra önce bizim genel müdürü, sonra da tahmin ettiğiniz gibi beni postaladılar!

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.