Siyaset

Uluslararası Toplum

Uluslararası toplum kavramı İngiliz Okulu’nun uluslararası ilişkiler literatürüne yaptığı en önemli katkıların başında gelir. Hemen hemen bütün İngiliz Okulu yazarları tarafından bu kavram kullanılmış olsa da, özellikle Hedley Bull’un geliştirdiği ‘uluslararası sistem-uluslararası toplum’ayrımına dayanan tanım, kuram içi tartışmaları şekillendirmiştir. Bu ayrıma göre, ‘uluslararası sistem’ ya da ‘devletler sistemi’ iki veya daha fazla devletin düzenli etkileşim içinde olduğu ve her bir devletin ne yapacağına karar verirken diğer devletin davranışlarını hesaba katma ihtiyacı duyduğu bir devletler sistemidir. ‘Uluslararası toplum’ ya da ‘devletler toplumu’ ise sadece bir devletler sistemi olmanın ötesinde, devletlerin ortak çıkarları ya da değerlere sahip olduğu, davranışlarını kendi rızaları ile bazı kurallara bağlamayı kabul ettikleri, devletlerarası diyaloğun hakim olduğu ortak kurumların sürdürülmesi için devletlerin işbirliği halinde oldukları bir uluslararası düzen anlamına gelir.

Hedley Bull, uluslararası toplumunun temellerini açıklarken, -yerel veya uluslararası- bütün toplumları korumaya çalıştıkları üç tane öncelikli hedeften bahseder: Şiddeti sınırlandırmak, mülkiyet hakkını korumak veanlaşmaların garanti altına alınması. Rasyonalist bir çıkarım olan bu açıklama sonucunda Bull, devletlerin birbirinden farklı yapılarının ve farklı ulusal çıkarlarının olmasına rağmen, düzenin devam ettirilmesinin kendi çıkarlarına uygun olduğunu anlayarak kendi rızaları ile uluslararası toplumun bir parçası olmayı seçeceklerini savunur. Benzer bir çıkarıma John Vincent’ta  da rastlanır. Devletlerin çıkarları doğrultusunda, ahlaki veya kültürel olmaktan ziyade, ‘fonksiyonel’ ve ‘faydacı’ faydacı bir yaklaşımla uluslararası toplumun bir parçası olmayı seçeceklerine inanır. Yani, devletler uluslararası toplumun birer üyesi olarak düzenin onlara sunduğu nimetlerden sonuna kadar yararlanabileceklerdir.

İngiliz Okulu uluslararası toplumun normatif ve kurumsal yapısıyla kendine ait bir mantığı ve gelişimi olduğuna inanır. Bugünün modern uluslararası toplumunun daha iyi anlaşılabilmesi için geçmiş deneyimler daha iyi okunmalıdır. Uluslararası toplumun tarihine bakıldığında modern uluslararası sitemin ortaya çıkışı 15. yüzyıl Rönesans İtalyası’nda ilk kez diplomatik elçilerin kullanılmasına başlamasına kadar uzanır. Bu diplomatik gelenek zamanla bütün Avrupalı ülkelere yayılmıştır. 1648 Vestfalya Anlaşması ile eşit ve egemen devletlerin Avrupa siyasi düzenine hakim olması ile birlikte, günümüzün siyasi ortamı oluşmuştur. Avrupa’da ortaya çıkan ve Avrupa geleneğini yansıtan bu devletler arası düzenin dünayay yayılarak hakim olması Bull ve Wastson’un da altını çizdiği gibi, ulaşılması gereken bir hedeftir. Bull bir çalışmasında Avrupa’da yaşanan gelişmeler ile şekillenen uluslararası toplumun kültürel ve siyasi kodlarının Avrupa dışındaki ülkeleri de içine alarak nasıl genişlediğini anlatır. Buradan da anladığımız üzere, Uluslararası toplum oldukça ‘Avrupai’ bir siyasi gelenek üzerine kurulmuştur ve Avrupa dışındaki ülkelerin de yüzyılların deneyimine bu siyasi kültürü özümseyeceklerine inanılır. Hatta bazı yazarlar, devletlerin bu gelenek içinde yer almak istemelerinin sebebinin ‘medenileşme’ çabaları olduğu tezini savunur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.