Mitoloji

Zeus ve Europa (Çapkınlığı)

Europa güzelliği Zeus’u bile etkilemiş Suriyeli genç ve güzel bir kızdır. Parlak teniyle, can yakan bakışları ve güzelliği ile dillere destan bir kızdır. Eğlenmeyi, gezmeyi seven bir kız olduğundan o sabah kalkar kalmaz kız arkadaşlarını çağırıyor. Kızlar gelmeden eline sepet alarak şırıl şırıl akan derenin kenarında, kurların içinde güzel mi güzel gül bahçesine gitmiştir. Bir gün yine deniz kenarında çiçek toplamaya çıkan Europa ve arkadaşları birbirlerine çiçek hediye ediyor başlarına çelenk yapıyor ve eğleniyorlardı. Tam bu sırada Olympos’da ki saltanatında gezen Zeus cam kenarından Suriye kıyısında ki genç ve güzel Europa ve arkadaşlarını görüyor. Biliyoruz ki tanrıların çok uzun mesafeleri gördüğü, insanların aklından geçenleri bildiği ve birçok doğa üstü olayları olduğunu her halükarda bilinen bir şeydir.

Zeus, Europa‘yı görünce onun parlak tenine sıcak gülüşüne ve can yakan gözlerine vuruluyor. Lakin karısı olan Hera‘ya yakalanmamak, genç, güzel ve utangaç Europa‘yı ürkütmemek için sevimli bir boğa kılığına girer. Kızlar çiçek toplarken bahçenin etrafında avını bekleyen bir aslan gibi pusuya geçer ve kendisini fark ettirmeye çalışır. Bu sevimli havanın görünüşü genç ve güzel bakireleri ürkütmez aksine çok sevecen gözüken boğa kızların dikkatini çekmiştir. Boğanın rengi göz alıcı altın renginde alnının ortasından yuvarlak bir beyazlık vardı ve gözlerinin ortasında bir okyanusun sakinliğindeki mavilik vardı. Boynuzları alnının ortasından altın oran ile yukarıya doğru hilal şeklinde kırılmıştır. Genç ve güzel bakireler bu tatlı ve sevimli boğayı sevmek için yanına yaklaşmışlardır.

Güzeller güzeli Europa tam boğayı sevmek için önüne geldiğinde boğa yere yattı tatlı tatlı boğuldu ve güzel bakirenin ayaklarını yalamaya başladı. Europa da nazik elleri ile boğanın sırtını, yanaklarını okşadı ve ördüğü çiçek buketini fil dişine benzeyen sevimli boynuzuna yerleştirdi.
Europa arkadaşlarına dönerek “arkadaşlar koşun gelin bu boğanın sırtına binebiliriz bakın onun sırtı bir kayık kadar geniş ve rahat gözüküyor “ diyor. Ve gülerek ilk o boğanın sırtına biner arkadaşları da tam boğanın sırtına atlayacaktı ki boğa genç ve güzel Europa’yı sırtına biner binemez ayağa kalktı ve denize doğru koşmaya başladı. Deniz kenarına gelince azgın dalgalar hemen yavaşladı. O zaman Europa’nın arkadaşları boğanın dalgaları durdurduğunu ve sanki düz bir ovada koşar gibi denizde koşarak ilerlediklerini görürler.

Zeus ve Europa’nın oğlu Minos
2 Euro üzerine Zeus ve Europa arasında ki ilişki tasvir edilmiştir.

Boğanın sırtına binen genç ve güzel Europa bir yandan boğaya sımsıkı tutuluyor diğer yandan da narin elleri ile rüzgarda dalgalanan altın sarısı saçlarını gözünün önünden çekmeye çalışıyordu. Dalgaların üzerinde ahenkli ahenkli koşan boğaya bakan genç ve güzel Europa birden fark eder ki etrafında engin mavilikten başka bir şey yoktur. Nihayet uzak ufukta dağlık bir ada gözükür ve bu adaya biran önce varmak isteyen boğa daha da hızlı koşmaya başlar. Adaya gelen boğa kıymetli genç ve güzel Europa’yı bir çınarın gölgesinde indirir. Tekrar tanrı şekline bürünen Zeus kendisini tatlı Europa’ya tanıtır. Tam zamanında ve çabuk hareket eden Horalar(saatler) baş tanrıya yatağı hazırlamak için Olympos tepelerinden indiler. Europa ile ilişkiye giren Zeus bütün dünya krallarının en sevkatli ve en iyisi Girit kralı Minos doğmuştur. Bu birleşmeye atfedilen çınar ağacının yaprakları hiç dökülmemiştir.

subutay

Merhabalar. Mimar Sinan Üniversitesi Klasik Arkeoloji 1. sınıf öğrencisiyim. Marmara Üniversitesi Coğrafya Öğretmenliğini bitirdim. Mitoloji hakkındaki bilgilerim Mimar Sinan'daki kıymetli hocalarım ve kitaplar sayesindedir. Bu bilgilerimi sizler ile paylaşmaktan oldukça mutluluk duyuyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.