Eşik
Tüm insanların hayatlarını bir kelimeyle özetlemek mümkün: Eşik. Herkes bir eşiğin kenarında yaşıyor. Herkes aslında hep bir eşiğin kenarında hayallerini kuruyor, süslüyor. Mesela herkes bir kararın ve bir yaşantının kıyısında. Hayat kararlardan oluşur. Ve herkes bir kararın ya arefesindedir ya da vermiş olduğu kararın önünde.
Kararların ne olduğunun bir önemi yok. Herkes bir şekilde bir eşiğin dibinde. Mesela zengin olmak. Fakirseniz zenginlik eşiğinin arkasındasınızdır. Varlıklıysanız zenginlik eşiğinin öte tarafında.
Eşik, insaların yaşantısında önemli bir yer. Dinde de öyle. İnançlı ve dindar biriyseniz sizi sonsuz güzelliklerin ve uçsuz bucaksız bir yaşantı müjdesinin öte tarafına girmeye hak kazanmışsınız demektir. Eğer değilseniz bu tarafında.
Yani herkes bir nevi Arafta doğar. Ve insan kararları ile kendi Araf çizgisinin bir yanına girmeye hak kazanır. Arafta olmak, insanın doğasında en başında var olan bir şeydir. Ve dolayısıyla her insan eşit doğar. Her insan eşit doğmaz. Mesela Afrika’da doğan bir çocuk ile Amerika’da doğan bir çocuk eşit mi doğmuştur? Genel itibariyle baktığımızda bu önermenin doğru olduğunu görüyoruz. Ama özele inersek çoğu önerme ve genellemede olduğu gibi bu önermede de aksaklık ve tutarsızlık var.
Eşik, bir ucu farkı diğer ucu çok farklı olan bir süreçten ibaret. Geçtiğimiz çoğu eşiğin geri dönüşü yok. Mesela evlilik eşiği. Evlilik eşiği geri dönülmez bir eşik. Çetrefilli yapan birkaç faktörle de desteklenince eşik noktasına dönmek bir hayli zor olabiliyor.