Dini

Farklı Bir Dini Yapılanma: Hizbü’t- Tahrir

Ne kadar şeffaf göründükleri konusunda ısrarcı olsalar da gizli bir yapılanma olan Hizbü’t Tahrir gerek hiyerarşik yapılanmaları gerek parti içi faaliyetleri ve gerekse
müntesipleri arasındaki ilişikler bağlamında araştırma yapabilmek için oldukça kısıtlı bir alandır. Aynı zamanda literatürde bu konu ile alakalı kaynak sayısı da oldukça azdır. Bu kısıtlı bilgilerden yararlanılarak edilen bilgiler Hizbü’t Tahririn siyasi bir ideoloji etrafında birleşmiş ve hilafeti ve bunun nezdinden şeriatı tüm dünyaya yaymak ve dünya üzerine bu düşünceleri hâkim kılmak için gelişmiş bir düşünce sistemi olduğudur. Bu istek doğrultusunda Peygamberin Mekke dönemini baz alarak cihadı henüz uygun görmedikleri için şiddete başvurmadan ve teşkilatlı bir İslam devleti oluşturana kadar başka devletlerde anlaşma yapmayı ve o devletlerin boyunduruğu altında kalmayı reddeder. Kuran ve sünnete sıkı sıkıya bağlı olan bu yapı, belirli bir mezhep ya da alt kimlik sahibi olmayı uygun görmeyerek üst çatı olarak ümmet anlayışı geliştirmeye çalışır. Ve böylelikle İslami ve hilafet düzeninin geri geleceğine inanan kesim için oldukça tercih edilen bir parti olmuştur. Hizbü’t Tahrir liderinin orada olması sebebi ile Ürdün’ü başkent olarak görürler ve bunun dışındaki ülkeleri bir vilayet olarak görürler. Hizbü’t Tahrir’in faaliyet açısından birçok ülkede kısıtlandığı bellidir. Fakat yasaklanmalarına rağmen HT kısa sürede ismini İslam dünyasına duyurmayı başarmıştır.


İlk olarak Arap ülkelerinde kendini geliştirdikten sonra Orta Asya ve Avrupa’da da faaliyet alanlarını genişletmişleridir. Özellikle Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi ülkelerde oldukça kalabalık kesimlere hitap eder. Türkiye’de ise gerek basın yolu ile gerekse fiili olarak faaliyetlerini sürdürmekte,
bildiriler, basın açıklamaları ve yayınlarla kendilerini ifade etmeye devam etmektedirler. Fakat ne kadar aktif olmaya çalışsa da Türkiye’de yerleşmiş, yönetim sistemi, düşünce alt yapısı ve demokrasi geleneğinden dolayı bu tarz köktenci, -ne kadar radikallik söylemleri dile getirilmese de- radikal örgütlerin varlığının uzun süreli ya da etkililiğini tüm ülkeye yayacak şekilde ilerlemesi söz konusu değildir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.