Hak Nedir?
İstemek değil veya bir şeyi olmak için ihtiraslı olmak, tüm kalbi duygularla bir nesneye ya da kişiye sahip olmak da değil. Çok çalışmak, çok uğraşmak, çok ter dökmek ve sonunda zaten olması demekti. Doğanın sizi gözlemleyip hükmetmesi, karara varması ve sizi çabalarınızdan dolayı onurlandırması demekti. Adını koyamadığım bir şey; bir olgu ama ne? İnsan hep bunun peşinde koşmaz mıydı?
İstemekle, kendi içinde büyük pazarlıklar ve alışverişler yapmakla da değildi üstelik. Her açıdan kazanılması gereken bir mevki, başarı ya da istek için çok çaba göstermek, hırpalanmak ve sonucunda almak, olmak demekti.
Çoğu zaman hak ettiği şeyleri olmaya insanın ömrü yetmiyor. Üniversite sıralarında, iş hayatında her zaman hak ettiğiniz şeyleri alamıyorsunuz. Hayat, sizin layıkı olduğunuz şeyleri sizi sunmakta hep geç kalıyor. Hak, elde edilmesi için uğruna birçok şeyin feda edilebileceği mukaddes bir olguydu. Örneğin insana, şunu yap, bunları gerçekleştir şu kadar sene sonra o istediğini alacaksın diye kesin bir reçete verin o insan istediği o şeye ulaşmak için her şeyini feda eder. Ama hakta kesinlik diye bir şey yoktu. Örneğin sizden çok daha vasıfsız ve oldukça yeteneksiz birileri sizden daha iyi mevki alabiliyordu.
Hakkın teslim edilmemesi, insanı yaralıyor, yıpratıyor ve üzüyordu. Gözünüzün önünde olup biten şeyler size hakkı sorgulamaya itiyordu. Doğaya bakıyordunuz; tabiata ama doğada böyle bir şey yoktu. Hak eden cezasını da ödülünü de alıyordu aynı zamanda. Ama insan hakkı da değersizleştiriyor ve ona kimi zaman içi boş birtakım anlamlar yüklüyordu.